VERGIDEN
MUAF VAKIFLARIN BINALARI
Dünya
Gazetesi / 21.11.2017
Emlâk Vergisi Kanununun 4/m maddesi ile “Bakanlar
Kurulunca vergi muafiyeti taninan vakiflara ait binalar” vakif senedindeki
cihete tahsis edilmek sartiyla emlâk vergisinden muaf tutulmustur.
Öte yandan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti taninan
vakfin vakif senedinde yazili maksadinin bir hastane veya okul isletmek gibi,
ancak iktisadi isletme biçiminde isletilebilecek olmasinin muafiyet açisindan
bir önemi yoktur. Çünkü bu gibi isletmelerin vergiden muaf olarak isletilmesine
kurumlar vergisi kanunu elvermemektedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 1/1-ç
maddesi ile dernek veya vakiflara ait iktisadi isletmeleri mükellefler arasina alinmis
ve bu isletmelerin kazançlari verginin konusuna dâhil etmistir.
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti taninan vakiflarin maksatlarini
gerçeklestirmek amaciyla ticaret sicil memurluklari nezdinde iktisadi isletme
olusturarak binalarini da bu isletmeye tahsis etmeleri halinde, söz konusu
muafiyetten yararlanmalari mümkündür.
Burada akla bir soru gelmektedir. Acaba bu iktisadi isletmeye
tahsis, vakfin bir bedel almasini gerektirir mi? Bu noktada iktisadi isletmenin
vakfa tahsis edilen bina için bir bedel ödemesi, bedeli gider yazacak olmasi
dolayisi ile kurumlar vergisi matrahini azaltacaktir. Bu nedenle bedelin
ödenmemesi kurumlar vergisi açisindan –hazine bakimindan- daha iyi olmakla birlikte bildigim kadari ile
Vakiflar Genel Müdürlügü bu durumdaki vakiflardan tahsis edilen bina için bedel
almalarini istemekte, aksi halde elestiri raporu yazmaktadir. Bu durumda
isletme tarafindan vakfa bedel ödeniyor ve gider yaziliyor ise bedelin
belirlenmesinde transfer fiyatlandirmasi düzenlemelerine de ayrica dikkat etmek
gerekecektir.
Vakif ile iktisadi isletme arasinda transfer
fiyatlandirmasi hükümlerine de dikkat ederek bir tahsis sözlesmesi
yapilmasindan yarar vardir. Bu sözlesmeyi kira sözlesmesi biçiminde yapmak
mümkünse de bazen belediyelerin vakiflari, “tahsis yapmadigi, binanin kiraya
verildigi ve kira geliri elde edildigi” yönünde elestirerek muafiyetten
yararlandirmama yoluna gittikleri de görülmektedir. Ancak yargi anlayisinda
–hakli olarak- bu gibi hallerde gerçek bir kiralamadan söz edilemeyecegi ve
muafiyetin uygulanmasi gerektigi kabul edilmektedir (Danistay 9. Dairesi E.2005/5384
K.2006/1313 T.13.4.2006).
Burada üzerinde durulmasi gereken bir baska konu da
vakiflarin amaçlarini, vakif senedinde yazili gayelerini gerçeklestirmek üzere paylarinin
tamami kendi mülkiyetinde olan ticaret sirketi kurup binalarini da bu sirkete
–yine tahsis bedeli karsiliginda - tahsis etmeleri halinde, muafiyetin yine
geçerli olup olmayacagidir.
Vakiflarin amaçlarini tahakkuk ettirmek için kurdugu hastane,
okul vb. isletmelerinin vergi kanunlari karsisinda kurumlar vergisine tabi
iktisadi isletme olarak kurmalari zorunlu oldugu kabulünden hareketle bu
iktisadi isletmenin mutlaka tüzel kisilikten yoksun olarak ticaret siciline
tescili zorunlulugundan söz edilemez. Zira iktisadi isletme aslinda bir üst
kavramdir ve ticaret sirketleri de iktisadi isletme kavraminin kapsami
içerisinde kalmaktadir. “Ticari isletmeler iktisadi isletmelerin bir koludur ve
genel olarak büyük iktisadi isletmeleri ifade eder”1 Zaten Ticaret Kanunu da tacir sifati
yönünden ticaret sirketleri ile amacina varmak için ticari bir isletme isleten
vakiflari bir tutmustur (md.16).
Bu nedenle, vergi muafiyeti olan bir
vakfin gayesini gerçeklestirmek üzere Ticaret Sicili Yönetmeliginin 58.
Maddesine göre ticari isletme olusturmasi ile tüm paylari kendisine ait ticaret
sirketi kurmak suretiyle ticari isletme olusturmasi arasinda bence bir fark
yoktur. Vakfin kurdugu iktisadi isletme ile ticaret sirketinin kazançlarinin
vergilendirilmesine kurumlar vergisi açisindan yaklasildiginda da bir fark yoktur.
Zaten “verginin tarafsizligi ilkesi” de bir fark olmamasini gerektirir. Vergi
hukuku kisi veya kurumlara isletme politikasi dikte edemez.
Bu durumda hem söz konusu ilke hem de vergi hukukunun
isletmelere hukuki tip veya tür dayatmasinin olanaksizligi dolayisiyla, Bakanlar
Kurulunca vergi muafiyeti taninmis vakiflarin amaçlarini tahakkuk ettirmek
üzere kuracagi ve tüm paylari kendisine ait ticaret sirketlerine tahsis
ettikleri binalarin da emlâk vergisi muafiyetinden yararlanmasi gerekir.
--------------
1. Yasar
KARAYALÇIN, Ticaret Hukuku, I- Giris – Ticari Isletme, 3. Basi, Ankara 1968,
sf:157