YAZARA
– ÇİZERE VERGİ
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Dünya Gazetesi / 12.11.2019
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek kabul
edilen ve Meclis gündemine gelmek üzere sıra bekleyen “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” nin 11.
(Komisyonda kabul edilen metnin 10.) maddesi ile telif kazançları istisnasına
çizilmek istenen sınır bu günkü konumuzu oluşturmaktadır.
Bilindiği gibi Gelir Vergisi Kanununun “Telif
Kazançları İstisnası” başlıklı 18. maddesi ile “müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekar, bilgisayar
programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye,
roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı,
röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve
oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo,
televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki
eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını
devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat Gelir
Vergisinden müstesna” kılınmış ve ayrıca “eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle
değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler istisnaya dahil”
olduğu da düzenlemede vurgulanmıştır.
Mevcut düzenlemede bu istisnanın
anılan Kanunun 94. maddesi uyarınca uygulanan vergi kesintisini kapsamaması
dolayısıyla, söz konusu istisna kapsamında elde edilen gelirlerin, anılan madde
uyarınca vergi kesintisi yapmak zorunda olanlardan sağlandığı hallerde % 17
oranında vergi kesintisine tabi tutulması öngörülmüştür.
Bahsettiğimiz Kanun Teklifinde Gelir
Vergisi Kanununun 18. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesi öngörülmektedir.
“Bu
madde kapsamındaki kazançları toplamı, 103 maddede yazılı tarifenin dördüncü
diliminde yer alan tutarı aşanlar bu
istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların Kanunun 94 üncü maddesinin
birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur”.
Bu fıkra ile telif kazançları
istisnası kapsamında kazanç elde edenlerin kazançlarının 500.000,- TL’yi aştığı
andan itibaren istisna haklarını kaybetmeleri ve mükellef olmaları
öngörülmektedir.
Bu değişikliğin yerinde olup olmadığı
tartışması, sanatsal ve kültürel faaliyetlerin gelişmesine engel olup
olmayacağı benim konum dışındadır. Takdir hakkı, elbetteki yasama organındadır.
Ancak burada ilgimi çekenin, Komisyon görüşmeleri sırasında Kültür ve Turizm
Bakanlığı temsilcisinin bu değişikliği “verginin tabana yayılması ve vergi
adaleti açısından” uygun bulmasıdır. Anlaşılan o ki, Kültür Bakanlığı, Maliye
Bakanlığının görev alanını kendi görev alanından daha önemli görmektedir.
Neyse, ben konuya vergi hukuku açısından
yaklaşacağım.
Önce burada adaleti sağlamak için,
sınıra kadar olan kazançların her durumda istisna kapsamında kabul etmek
adaletin gereğidir. 500.000 liraya kadar kazanç elde eden sıfır (kazancını
vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar % 17) oranında vergi öderken 500.001 TL
kazanç elde edenler % 35 oranında vergi ödeyeceklerdir. Burada olması gereken
sınırı aşan kısmın vergiye tabi tutulmasıydı. Buradaki eşitsizliğin Anayasal
açıdan da tartışılması gerekiyor.
Bu getirilmek istenen fıkra uygulamada
çok sorunlara yol açacak niteliktedir. Bir örnekle açıklayalım. Bir roman
yazarının eserinden elde ettiği kazancın Ekim ayında 500.000 Lirayı aştığını
düşünelim. Ne yapacaktır. Artık kazancı istisna kapsamında olmadığından
mükellefiyet tesis ettirecektir. Defter-beyan sistemine dahi olacaktır. Aylık
KDV beyannamesi ve geçici vergi beyannamesi verecektir. Bu beyannameleri
verebilmek için bir SMMM ile anlaşarak ona ücret ödeyecektir. [Veya yayıncısına
500.000 Lirayı aşan kısmı ertesi yıl 1 ocakta bana ödeyin diyecek ve sınırın
altında kalacaktır]
Ancak ertesi yıl, yani yılbaşında
sınır sıfırlandığından kazancı yeniden istisna kapsamında olacağı için
mükellefiyetini kapattıracaktır. Sadece mart ayında –sınırı aştığı önceki yıl
için- yıllık beyanname verecektir. Bu defa ertesi yıl sınırı aşarsa yeniden
mükellefiyet tesis edecek, yeniden aynı yükümlülükleri yerine getirecektir.
Oysa burada bu istisnadan
yararlananların, istisna sınırını aşan kazanç kısmını serbest meslek ile ilgili
diğer yükümlülüklere tabi olmaksızın yıllık beyanname ile beyan edecekleri ve
yıllık beyannameden doğan vergiden daha önce yapılmış vergi kesintilerinin
istisna dışı kazanca tekâbül eden tutarının mahsup edileceği şeklinde bir
düzenleme öngörülebilirdi.
Anlaşılan Teklifi hazırlayanlar,
sanatçı ve buluşçulara vergi getiren bu düzenlemeyi kaleme alırken, sporcu
ücretlerine ilişkin öngörülen düzenlemeyi (Teklif md. 22) kaleme alırken
gösterdikleri özeni göstermemişler.
Teklifin konuya ilişkin maddesi Genel
Kurulda görüşülürken mutlaka yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.