KEFALETE
ES MUVAFAKATINDE HARCIN HESABI
Dr. A.
Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 24.9.2019
Borçlar Kanununun 581 ve izleyen maddelerinde
düzenlenen kefalet sözlesmesi Kanunda, ”kefilin alacakliya karsi borçlunun
borcunu ifa etmemesinin sonuçlarindan kisisel olarak sorumlu olmayi üstendigi
sözlesme” seklinde tanimlanmistir.
Evli kisilerin kefil olabilmeleri ise
kural olarak esin muvafakatinin varligi kosuluna baglanmistir. Kanunun 584.
maddesine göre; “eslerden biri mahkemece verilmis bir ayrilik karari olmadikça
veya yasal olarak ayri yasama hakki dogmadikça, ancak digerinin yazili
rizasiyla kefil olabilir; bu rizanin sözlesmenin kurulmasindan önce ya da en
geç kurulmasi aninda verilmis olmasi sarttir”. Burada muvafakat verildikten
sonra kefalet sözlesmesinde sonradan yapilan ve kefilin sorumlu olacagi
miktarin artmasina veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüsmesine ya da
kefil yararina olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasina sebep olmayan
degisiklikler için esin ayrica rizasi gerekmez.
Öte yandan esin rizasinin önem
tasimadigi haller de söz konusudur. Ticaret siciline kayitli ticari isletmenin
sahibi veya ticaret sirketinin ortak ya da yöneticisi tarafindan isletme veya
sirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili
olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayitli esnaf veya sanatkârlar tarafindan
verilecek kefaletler, Kamu Sermayeli Bankalar Tarafindan Yürütülen Faiz
Destekli Kredi Kullandirilmasina Dair Kanun
kapsaminda kullanilacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarim kredi, tarim
satis ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve
kuruluslarinca kooperatif ortaklarina kullandirilacak kredilerde verilecek
kefaletler için esin rizasi aranmaz.
Söz
konusu madde hükmüne göre esin muvafakatine bagli kefaletlerin söz konusu
oldugu banka kredilerine veya bir baskasinin borcuna kefil olan sahsin esi
tarafindan, bu krediye ya da borca esinin kefil olabilmesine iliskin verilen muvafakatnamenin,
kefalet islemi ile ayni kagitta bulunmasi halinde verilen rizanin hangi kefalet
islemine ait oldugunun tespiti kolaydir. Bu nedenle muvafakatnamede krediye
veya kefalete iliskin miktarlarin ayrica yazilmasi gerekmemektedir.
Ancak muvafakat
verecek olan esin bu rizayi kefalet akdinden ayri bir kagitta vermesi halinde
rizanin hangi kefalet akdine ait oldugunu belirtmek amaciyla sorumlu olunan
kefalet miktarinin muvafakatnamede açikça yazilmasi gerekmektedir.
Iste bu
noktada söz konusu muvafakatnamenin nispi harca mi yoksa maktu harca mi tabi
olacagi konusunda noterliklerde dogan tereddüt üzerine Gelir Idaresi
Baskanligi'nca 28.09.2012 tarih ve 100506 sayili yazi ile "es
muvafakatlerinde bir degere yer verilmis olmasi halinde bu deger üzerinden
nispi harç tahsil olunmasi gerektigi" yönünde görüs açiklanmis ve bu görüs
Türkiye Noterler Birligi'nin 11.10.2012 tarih ve 106 sayili genel yazisi ile
tüm noterlere duyurulmustur.
Borçlar
Kanununun 584. maddesi ile korunan menfaat aile birligidir. Madde ile, bir esin
yaptigi kefalet isleminden, bir borçlandirici islemden diger esin haberdar
edilmesi suretiyle ailenin ekonomik olarak korunmasi amaçlanmaktadir. Bir
yandan ailenin korunmasi amaçlanirken, öte yandan Anayasanin 41. maddesi ile
Devlete aileyi koruma ve kollama görevi yüklenmisken, aile bireylerine
korunmalari adina ek mali yük getirilmesini hakkaniyetle bagdastirmak mümkün
degildir.
Nitekim
söz konusu idari anlayisin hukuka aykiriligi gerekçesi ile dava konusu yapilmistir.
Davayi ele alan Danistay 9. Dairesi E.2014/8716 K.2018/6431 sayi ve 18.10.2018
tarihli Karari ile “yurt çapinda uygulanan düzenleyici islem” niteliginde
gördügü idari görüsü ve bu görüsü noterlere duyuran T. Noterler Birligi
yazisini iptal etmistir.
Danistay
Dairesi, sonuca ulasirken Harçlar Kanununun 42. Maddesini de degerlendirmis ve
“Harcin tanimi ve fonksiyonlari göz önünde bulunduruldugunda; menkul ve
gayrimenkul mallar hakkinda alim, satim, taahhüt ve rehinle ilgili her nevi
mukavele, senet ve kâgitlarda deger gösterilmesi mecburiyetine iliskin Harçlar
Kanunu’nun 42. maddesinin 2. fikrasindaki düzenlemenin; kisiyi borç ve
yükümlülük altina sokan ya da kisiye belli hak ve yetkiler taniyan islemlerle
ilgili oldugu sonucuna” ulasmis ve esinin imzaladigi kefalet sözlesmesinin
geçerli olabilmesi için Borçlar Kanununun getirdigi sart olan diger esin
vermesi gereken rizayi içeren muvafakatmenin; bu muvafakati veren kisiyi
herhangi borç ve yükümlülük altina sokmadigi gibi kisiye belli hak ve yetkiler
de tanimamasi nedeniyle Harçlar Kanununun 42. maddesi kapsaminda nispi harç
alinmasini gerektiren kagit olarak degerlendirilemeyecegi”ne hükmetmistir.
Daire ayrica, idari anlayisi ailenin korunmasi amacina aykiri bulmustur.
Gerekçe
ne olursa olsun, bence sonuç hukuka ve adalete uygundur.
Netice
olarak, artik kisilerin eslerinin kefil olabilmesine dair noterliklerde
verecegi muvafakatnameler, kefalet siniri üzerinden nispi harca tabi
tutulamaz.