VERGİ YARGISINDA 2023’ün ÖLÇÜTLERİ
NbEkonomi
3.1.2023
Genelde İdari yargıda,
özelde vergi yargısında sistem bazen tek dereceli, bazen iki, bazen üç dereceli
olarak çalışmaktadır. En altta idare ve vergi mahkemeleri, üzerinde ise istinaf
mahkemeleri yer almaktadır. Sistemin en üstünde ise temyiz mercii olarak
Danıştay bulunmaktadır. Sistemde idari yargı mercileri hep kurul olarak
örgütlenmiş olmakla birlikte, bu yargı manzumesinin en altında bulunan vergi
mahkemeleri küçük rakamlı davalara tek hâkimli olarak bakmaktadır.
İdari
yargı manzumesi içerisinde gerek tek hâkimle bakılacak davaların sınırı gerek
mahkemeden istinafa, oradan da temyize geçişte sınırlar, İdari Yargılama Usulü
Kanununda dava konusu miktara göre belirlenmiştir.
Öte
yandan İdari Yargılama Usulü Kanununun ek 1. maddesinde; “Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213
sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye
Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında
artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk
lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmü yer almıştır. Bu
düzenlemeye göre 2022 yılı sonu itibariyle açıklanan % 122,93 oranındaki
yeniden değerleme oranına göre 2023 değerlerini yeniden hesaplamak
gerekmektedir.
Söz
konusu ek 1. maddeye göre 2023 yılında vergi mahkemelerinde tek hâkimle
bakılacak davalarda sınır 171.000 TL olacaktır (2022 yılında 77.000 TL idi). Dava
konusunun bu tutarı aşması halinde vergi mahkemeleri, davaya heyet halinde
bakmak durumunda olacaklardır.
Vergi
mahkemelerinde duruşma yapılması, tek hâkimli vergi mahkemelerinde talep edilse
dahi mahkemenin gerek görmesine, heyet halinde vergi mahkemelerinde ise talep
edilmişse zorunludur. Dolayısıyla talep halinde zorunlu duruşma yapılması,
konusu 2023 yılında 171.000 lirayı geçen davalar için zorunlu olmaktadır. Ancak
bu sınırla bağlı olmaksızın mahkeme, talep edilmemiş olsa dahi, gerek görürse her
zaman duruşma yapabilir.
Tek hâkimle bakılacak
davalarda verilen kararlardan, 2022 yılında konusu 20.000 TL’yi geçmeyenlerde
verilen kararlar kesin olacaktır (2022 yılında da 9.000.- TL idi). Bir başka
deyişle konusu 20.000 TL’yi geçmeyen davalarda verilen kararlara karşı istinaf
ve/veya temyiz yolu kapalıdır. Konusu 20.000 TL’yi geçen davalarda ise vergi
mahkemesi kararlarına karşı istinaf yolu açıktır.
İstinaf mahkemelerince 2023
yılında verilen kararlardan, konusu 581.000 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin
olanlar kesin nitelik taşıyacak ve temyiz yolu kapalı olacaktır. Konusu 581.000
TL’yi geçen davalarda ise istinaf mahkemelerince verilen kararlara karşı temyiz
yoluna başvurmak mümkün olacaktır (Bu sınır 2021 yılında 261.000 TL. idi).
Bu
sınırlar önce, davaların açılış tarihine göre yaşama geçmektedir. Yani
davaların açılış tarihinde geçerli tutarlara göre davaya tek hâkimin mi yoksa
heyetin mi bakacağı belirlenmektedir. Bu nedenle 2022 yılında açılmış
davalarda, 2022 yılına ilişkin parasal sınırlar uygulanacaktır. Örneğin 20
Aralık 2022 günü tebliğ edilen, vergi ve ceza toplamı 170.000 Lira olan bir
vergi/ceza ihbarnamesine karşı 27 Aralık günü dava açılırsa heyet halinde, 3
Ocak günü dava açılırsa tek hâkimli vergi mahkemesi davaya bakacaktır.
Buna karşılık tek hâkim
kararlarının kesin olup olmadığına veya istinaf mahkemesi kararlarına karşı
temyiz yoluna gidilip gidilemeyeceği konularında ise karar tarihinde geçerli
parasal sınırlar dikkate alınmaktadır.
Bu uygulamaya göre, 2022
yılında istinaf mahkemesi nezdinde görülmekte olan ve konusu 265.000 Lira olan
bir davada karar 2022 yılında verildiyse, karara karşı temyiz yolu açık
olacakken iş yükü ve sair sebeplerle karar verilmesinin 2023 yılına kalması
halinde karar kesin olacak ve temyiz yoluna gidilemeyecektir. Yargının bazen
idari yargılama usulünün gerektirdiği usul kuralları dolayısıyla bazen de iş
yükü sebebiyle davanın açıldığı yılda karar verememesinin sorumlusu davanın
tarafları değildir. İstinafa veya temyize gitme konusundaki parasal sınırların
da dava açma tarihi itibariyle belirlenmesi ve dava süresince uygulanması gerekir.
Aksi halde, bir başka deyişle günümüz uygulamasında açılmış bir davada, idarece
açıklanan oranlarla kişilerin yargı yolları ve üst mahkemeye başvuru hakları üzerinde
değişiklik meydana getirilerek idareye yargı sürecini etkileme olanağı
yaratılmaktadır. Bu sonuç ise tabii hâkim ilkesine ve dolayısıyla Anayasaya
aykırıdır. Öte yandan yeniden değerleme oranının belirleniş formülüne göre
yıllık enflasyonu temsil etmediği, yürütme tarafından belirlenen değerler
olduğu da açıktır. Bu nedenle uygulamayı Anayasal ilkeler açısından yerinde
görmek kanaatimce mümkün değildir.
Bu
sınırlar uygulanırken dava konusu olarak, toplam dava tutarlarına bakılması
gerektiğini de hatırlatalım. Örneğin tarh işlemi aleyhine açılmış davalarda
dava konusu vergi ve cezanın toplamına, ödeme emrine karşı açılan davalarda
dava konusu vergi, ceza ve gecikme faizi toplamına bakmak gerekmektedir.