Vergi Cezalarinin Iç Çeliskisi

12.10.2009 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3497 görüntülenme YAZDIR

Vergi Cezalarinin Iç Çeliskisi
12 Ekim 2009, A.Bumin DOGRUSÖZ

Geçen yazida, bir Anayasa Mahkemesi kararindan hareketle suç ve cezalarin belirlenmesinde, ülkenin sosyal, kültürel yapisi, etik degerleri ve ekonomik hayatin gereksinmeleri göz önüne alinarak saptanan ceza siyasetinin rol oynadigini söylemistik. 
Ceza siyasetinin asli belirleyicisi yasakoyucu, cezalandirma yetkisini kullanirken toplumda hangi eylemlerin suç sayilacagi, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptirimi ile karsilanacagi, nelerin agirlastirici veya hafifletici sebep olarak kabul edilebilecegi konularinda takdir yetkisine sahiptir. Ancak bu yetkisini kullanirken suç ve ceza arasindaki adil dengenin korunmasi, öngörülen cezanin cezalandirmada güdülen amaci gerçeklestirmeye elverisli olmasi, insanlik haysiyetine aykiri ve zalimane olmamasi gerekir. 
Cezalar ve ceza hükmü tasiyan kanunlarin bir bütün olarak degerlendirilmesinde, suç olarak belirlenen fillere verilen cezalarin da bir uyum tasimasi gerekir. Bu açidan bakildiginda Vergi Usul Kanunu’nda hürriyeti baglayici ceza ile cezalandirilan fiillere verilen cezalarin, toplumda gerçek suç olarak kabul edilen ceza kanununda sayilan fillere verilen cezalar karsisindaki dengesizligini geçen hafta örnekleri ile anlatmistik. 
Vergi suçlari ve kabahatleri, sadece diger kanunlarda yaptirimlanan fillerin cezalar karsisinda dengesiz degil, ayni zamanda kendi içerisinde de çelisiktir. 
Vergi Usul Kanunu’nda idari para cezasi yaptirimi uygulanabilmesi (usulsüzlük ve özel usulsüzlük hariç), 344. maddede vergi ziyainin olusmasi kosuluna baglanmistir. Vergi ziyai kavrami ise kanunun 341. maddesinde kisaca “vergi mükelleflerinin veya sorumlularinin vergiye iliskin ödevlerini tam veya zamaninda yerine getirmemeleri dolayisiyla verginin geç veya eksik tahakkuk ettirilmesi” olarak tanimlanmistir. Yani bu maddeye göre bir mükellefe 344. madde uyarinca idari para cezasi verilebilmesi için, Hazine’nin vergi kaybinin olusmasi gerekir. Vergi kaybi yoksa, idari para cezasi da olmaz. 
Buna karsilik hürriyeti baglayici ceza ile cezalandirilan fiillerin islenmesinde durum farklidir. 
Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinin A fikrasinda, vergi kanunlarina göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; defter ve kayitlarda hesap ve muhasebe hileleri yapmak, gerçek olmayan veya kayda konu islemlerle ilgisi bulunmayan kisiler adina hesap açmak veya defterlere kaydi gereken hesap ve islemleri vergi matrahinin azalmasi sonucunu doguracak sekilde tamamen veya kismen baska defter, belge veya diger kayit ortamlarina kaydetmek, defter, kayit ve belgeleri tahrif etmek, gizlemek veya muhteviyati itibariyle yaniltici belge düzenlemek, bu tür belgeleri kullanmak suç olarak kabul edilmistir. 
359. maddenin (b) fikrasinda ise defter, kayit ve belgeleri yok etmek veya defter sahifelerini yok ederek yerine baska yapraklar koymak veya hiç yaprak koymamak veya belgelerin asil veya suretlerini tamamen veya kismen sahte olarak düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak filleri suç olarak kabul edilmistir. 
Dikkat edilirse 359. maddenin bu fikralarinda sayilan suçlarda, suçun olusumu bakimindan (çift defter tutmak hariç) “vergi ziyai” aranmamistir. Yani suçun unsurlari arasinda, Hazine nezdinde vergi kaybi yaratmak yoktur. Bu düzenlemelere göre bir mükellef sahte belgeyi sahteligini bilmeden defterlerine kaydetse, ancak daha sonra bunu fark edip beyannamesini verirken bu giderini “kanunen kabul edilmeyen giderlere” alsa ve KDV’sini indirim konusu yapmasa dahi, vergi kaybina yol açmamakla birlikte, vergi suçlusu kabul edilerek hapis cezasi alabilecektir. 
Nitekim Yargitay anlayisi da bu yöndedir. Yerlesik içtihat, bu maddede yazili suçlar açisindan vergi ziyainin gerçeklesip gerçeklesmediginin arastirilmasina gerek yoktur. 
Idari para cezasi uygulanirken vergi kaybinin aranmasina karsilik, hürriyeti baglayici ceza verilirken vergi kaybinin aranmamasi, kanunun kendi içerisinde tasidigi bir iç çeliski olarak karsimiza çikmaktadir. 
Bu çeliski uygulamada ceza ve vergi mahkemeleri arasindaki, olmasi gereken iliskiyi de koparmistir. Bu kopma sonucunda, kendisine üç kat idari para cezasi kesilenler ve haklarinda suç duyurusu yapilanlarin davalarinda, anlasilmasi mümkün olmayan sonuçlar olusmaya baslamistir. Örnegin idari para cezasi idari yargida iptal edilmekle birlikte ceza yargisinda mahkûm olanlar veya tam tersi, üç kat idari para cezasi kesinlesmekle birlikte ceza yargisinda beraat edenler giderek çogalmaktadir. 
Vergi ceza düzenlemelerinin, son zamanlardaki “vergi cezalarini artiralim” seklindeki yüzeysel söylemlerin aksine, hem suç ve ceza düzenlemelerinin iç ve dis uyumunu saglamak hem de adil ve etkin bir ceza düzenine kavusturulmasi için gözden geçirilmesi artik sarttir. 

12.10.2009 | Referans Gazetesi