Transfer fiyatlandırmasında üçüncü gelişme
Dünya Gazetesi
/ 14.06.2016
Geçen
yazımda kurumlar vergisinin önemli bir oto-kontrol müessesesi olan transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı konusunda üç önemli gelişmeden
söz etmiştim.
Maliye
Bakanlığı’nca hazırlanan 3 sayılı Transfer Fiyatlandırması Genel Tebliğ Taslağı
ile geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanmış bulunan 6 sayılı Katma
Değer Vergisi Genel Tebliği’ni ilk iki gelişme olarak aktarmıştım. Bu yazımda
da 3. gelişmeyi aktaracağım.
Maliye
Bakanlığı’nca bazı vergi kanunlarında çeşitli değişiklikler yapılmasına ilişkin
olarak hazırlanmış (belki Torba Kanun tasarısına konulmak üzere) Kanun Tasarı
Taslağı’nda da transfer fiyatlandırması konusunda önemli değişiklikler
öngörülmektedir.
Bilindiği
gibi kanun metninde emsal bedele ilişkin olarak üç yöntem gösterilmiştir.
Bunlar sırasıyla, Karşılaştırılabilir Fiyat Yöntemi, Maliyet Artı Yöntemi ve
Yeniden Satış Fiyatı Yöntemidir. Ayrıca kanunda, emsallere uygun fiyata bu
yöntemlerden her hangi birisi ile ulaşılamıyorsa mükellefin işlemlerinin
mahiyetine uygun olarak kendisinin de bir yöntem belirleyebileceği de
belirtilmiştir.
Taslak ile
mevcut yöntemlere işlemsel kâr yöntemi de eklenmekte ve yöntemin tanımlaması
yapılmaktadır. Bu yöntem, OECD’nin “Uluslararası Şirketler ve Vergi İdareleri
İçin Transfer Fiyatlandırması Rehberi”nde belirtilen “Diğer Yöntemler”den
biridir. Bu yöntem, ilişkili kişilerin bir veya daha fazla sayıdaki kontrol
altındaki işlemlere ilişkin toplam faaliyet kârı ya da zararını, üstlendikleri
işlevler ve yüklendikleri riskler oranında paylaştıkları hallerde devreye
girecektir. Ancak bu yöntemin, içerdiği muğlak kavramlar ile işlev ve
yükümlülük paylaşımında dikkate alınacak unsurların saptanmasındaki güçlükler
dolayısıyla diğer yöntemler kadar kolay uygulama olanağı yoktur.
Taslak ile
yasalaştırılması amaçlanan konuya ilişkin ikinci düzenleme ise peşin fiyat
anlaşmaları ile ilgilidir. Peşin fiyat anlaşmalarının zamanaşımı süresi ile
sınırlı olmak kaydı ile geçmişe doğru işletilmesini kolaylaştırmak amacı ile
anlaşma tarihinden geriye doğru pişmanlık hükümlerinden yararlanılabileceği
hükme bağlanmaktadır. Bu düzenleme ile geçmiş için pişmanlık dilekçesi verilip
verilemeyeceği tartışmasına da son verilmektedir. Ancak peşin fiyat
anlaşmasının pişmanlık hükümleri açısından “haber verme” dilekçesi yerine
geçeceği kabul edilmektedir ki bu durumda anlaşmanın tarafı olan kurumun 15 gün
içerisinde doğru beyannamesini verip ödeme yapması gerekecektir. Bu
anlaşmaların tarafı ve anlaşmaya konu işlemler, çok büyük rakamlı işlemlerdir.
Buradaki 15 günlük süre, anlaşmanın tarafı şirketleri zor durumda bırakabilir.
Bu nedenle düzenlemeye, pişmanlık hükümlerinde geçerli 15 günlük sürenin, peşin
fiyat anlaşmaları dolayısıyla geçmiş dönemler için verilecek pişmanlık
dilekçeleri açısından 3 ay olarak uygulanacağı yönünde bir cümlenin
eklenmesinde yarar vardır.
Transfer
fiyatlandırması açısından taslakda getirilmek istenen bir diğer düzenleme ise,
transfer fiyatlandırması için gerekli belgelendirme yükümlülüklerini tam olarak
yerine getirenlere, örtülü olarak dağıtılmış sayılan kazanç nedeniyle zamanında
tahakkuk ettirilmemiş vergilere kesilecek vergi ziyaı cezasının %50 oranında
indirimli kesilmesine ilişkindir. Bu düzenleme, belgelendirme yükümlülüğüne
uymayı teşvik, uymamayı yaptırımlama açılarından önemli ve olumludur. Ancak bu
düzenlemenin yerinin Kurumlar Vergisi Kanunu değil, Vergi Usul Kanunu olması
gerekir.
Bir önemli
taslak düzenlemesi de Bakanlar Kuruluna, belgelendirme yükümlülüğünün kapsamına
yurt dışında yer alan ilişkili kişilerin faaliyetlerine bilgileri de dahil
ettirme yetkisinin verilmesidir. Ancak bu düzenleme, geçen yazımızda
aktardığımız 3 sayılı Transfer Fiyatlandırması Tebliğ Taslağı’nda yer alan
“ülke bazlı raporlama” konusunun, henüz yasal dayanak oluşmadan Taslağa
alındığını ve Taslağın yayınlanmasının Bakanlar Kurulu’na yetki verilip
kullanılmasına kadar gecikeceğini de göstermektedir.