KONTROL EDILEN YABANCI KURUM KAZANCI ( 1 – 2)

05.07.2018 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 2815 görüntülenme YAZDIR

KONTROL EDILEN YABANCI KURUM KAZANCI ( 1 – 2)

 

Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ

Dünya Gazetesi 5.7.2018

 

Kurumlar Vergisi Kanununun “Kontrol Edilen Yabanci Kurum” baslikli 7. maddesinde yer alan düzenleme ile kurumlarin yabanci ülkelerdeki istiraklerinin kazançlari, bazi kosularla, aslinda elde edilmese bile Türkiye’de kurumlar vergisi matrahina alinmistir.

Bilindigi gibi bazi ülkeler, diger ülkeler aleyhine fon ve yatirimlari çekmek için vergi erteleme olanagi getiren veya zararli vergi rekabetine yol açan uygulamalara yer vermektedirler. Vergi sistemimizde vergi kayip ve kaçagina yol açan ve vergiden kaçinmada kullanilabilen bu yerlerdeki istiraklere iliskin islemlerin düzenlenmesi amaciyla kontrol edilen yabanci kurum uygulamasi vergi mevzuatimiz kapsamina alinmistir. Bu madde ile, uluslararasi vergi uygulamalarindaki gelismelere paralel olarak, ticari ve sinai mahiyette olmayan yatirimlarini yurt disinda düsük vergi oranli ülkelere yönlendiren mükellefler ile Türkiye’de yatirim yapan mükellefler arasindaki vergi esitsizliginin giderilmesi amaçlanmaktadir.

Vergi mevzuatimizda kurumlar vergisi yönünden istirak yoluyla yapilan yatirimlardan elde edilen gelirler, istirakin kâr dagitimi yapmasina bagli olarak vergilendirilmektedir. Ancak avantajli vergi uygulamalari olan ülkelerde, genellikle kâr dagitimi yapma zorunlulugu yoktur ve bu durum vergi planlamasi ve vergi ertelemesi için elverisli ortam hazirlamaktadir. Kurumlarin Türkiye’de yerlesik kurumlardan elde ettikleri istirak kazançlari kurumlar vergisinden müstesna olmakla birlikte, yurt disindaki kurumlardan elde edilen istirak kazançlari için bu olanak, belli kosullarin saglanmasi halinde uygulanmaktadir. Bu maddede ise, belli sartlar altinda yurt disi istiraklere yatirim yapan mükelleflerin yurt disi istirak kârlari, fiilen dagitilmasa bile vergi uygulamalari açisindan dagitilmis kabul edilerek, bu istiraklerin kazançlarinin Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulmasi öngörülmektedir.

Madde kapsamindaki yurt disi istirakler, gerçek kisi ve tam mükellef kurumlarin dogrudan veya dolayli olarak ayri ayri ya da birlikte sermayesinin, kâr payinin veya oy kullanma hakkinin en az % 50’sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri istiraklerden olusmaktadir. Burada sözü edilen “dogrudan veya dolayli” ve “ayri ayri ya da birlikte” ifadeleri ile istirak paylarinin kisiler ve grup sirketleri arasinda paylastirilip, maddede belirtilen istirak oraninin altinda kalinarak, yapilan düzenlemenin disina çikilmasinin önlenmesi amaçlanmaktadir. Ancak pay sahibi gerçek kisiler ile sirketlerin paylari toplanirken, arada bir iliskinin bulunmasinin aranmamasi, kanaatimce bir haksizliktir. Burada kontrol oraninin saptanmasinda, dönem sonunda istirak iliskisinin devam ediyor olmasi kosulu ile, hesap dönemi içinde sahip olunan en yüksek oran nazara alinacaktir.

Kontrol edilen yurt disi istirakin elde etmis oldugu kârdan bu kuruma istirak eden tam mükellef kuruma hissesi oraninda isabet eden kismin matraha dahil edilerek vergilendirilebilmesi için asagida yer alan kosullarin birlikte gerçeklesmesi gerekmektedir.  

1) Istirakin toplam gayrisafi hasilatinin %25 veya fazlasinin faaliyet ile orantili sermaye, organizasyon ve eleman istihdami suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti disindaki faiz, kâr payi, kira, lisans ücreti, menkul kiymet satis geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden olusmasi.

Bu kosulla, ticari, zirai veya serbest meslek kazanci, belli bir sermayenin yani sira, belli bir emek ve organizasyon ihtiyaci da gerektirdigi için aktif nitelikteki gelir olarak degerlendirilmekte ve bu tip istirakler kontrol edilen yabanci kurum kapsami disinda birakilmaktadir. Yurt disindaki kurumun gelirlerinin hem aktif nitelikli hem de pasif nitelikli olmasi halinde, pasif nitelikteki gelirlerin gayri safi hasilata oranina bakilacaktir.

2) Yurt disindaki istirakin ticarî bilânço kâri üzerinden %10’dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü tasimasi.

                  Bu kosul uyarinca vergi yükü, yurt disindaki kurumun bulundugu ülkede tahakkuk eden ve kâr payi dagitimina kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen toplam dagitilabilir kurum kazanci ile tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamina oranlanmasi suretiyle hesaplanacaktir.  Örnegin, kurumun ticari kazanci 190, vergiye tabi kazancin tespitinde gider olarak kabul edilmeyen tutar da 10 ise vergiye tabi kazanç 200 olacaktir. Bu kazancin yarisi vergiden istisna edilmisse ve ilgili ülkedeki vergi orani da %15 ise hesaplanacak kurumlar vergisi tutari (200/2 x 0,15=) 15 olacaktir. Bu verginin vergi öncesi kâra orani da (15/190=)  %7,89 olacaktir. Bu durumda, her ne kadar ülke mevzuatina göre uygulanan nominal vergi orani %15 olsa da efektif vergi yükü % 7,89 oldugu için, istirak edilen sirketin kontrol edilen yabanci kurum olarak degerlendirilmesi için gerekli bu sart gerçeklesmis olacaktir.

                  3) Yurt disinda kurulu istirakin ilgili yildaki toplam gayrisafi hasilatinin 100.000 TL karsiligi yabanci parayi geçmesi. 2006 yilinda Kanuna yazilan bu tutarin bu güne kadar revize edilmemis olmasi da gariptir. Bu tutarin 2.1.2006’da karsiligi yaklasik 74.000 Dolardir. Günümüzde ise yaklasik 21.400 Dolardir.

Madde kapsamina giren yurt disi istiraklerin Türkiye’de vergiye tabi tutulacak kârlari, vergi öncesi kurum kazanci olacaktir. Diger bir anlatimla ilgili yurt disi istirakin hesap dönemi sonu itibariyla gelir tablosunda yer alan vergi öncesi kurum kazanci vergilemede esas alinacaktir.

Bu kosullarin gerçeklesmesi halinde yurt disindaki istirakin elde etmis oldugu vergi öncesi kâr, yurt disi istirakin hesap döneminin kapandigi ayi içeren hesap dönemi itibariyle tam mükellef kurumlarin kurumlar vergisi matrahina hisseleri oraninda dahil edilecektir.

Bu madde ve uygulamasinda, baskaca garipliklerde vardir. Onlar da gelecek yazimizda. 

 

KONTROL EDILEN YABANCI KURUM KAZANCI - 2

 

Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ

Dünya Gazetesi 10.7.2018

                 

                  Önceki yazimizda Kurumlar Vergisi Kanununun 7. Maddesinde düzenlenen “kontrol edilen kurum kazanci” müessesesini irdelemeye baslamistik. Kisaca bu müessese ile; tam mükellef gerçek kisi ve kurumlarin -iliskisiz olsa bile- dogrudan veya dolayli olarak ayri ayri ya da birlikte sermayesinin, kâr payinin veya oy kullanma haklarinin en az % 50 sine sahip olduklari yurt disi istiraklerinin kurum kazançlari, asagidaki kosullarla Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulmustur.  

1) Istirakin toplam gayrisafi hasilatinin %25 veya fazlasinin faaliyet ile orantili sermaye, organizasyon ve eleman istihdami suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti disindaki faiz, kâr payi, kira, lisans ücreti, menkul kiymet satis geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden olusmasi.

2) Yurt disindaki istirakin ticarî bilânço kâri üzerinden %10’dan az oranda gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam vergi yükü tasimasi.

3) Yurt disinda kurulu istirakin ilgili yildaki toplam gayrisafi hasilatinin 100.000 TL karsiligi yabanci parayi geçmesi.

Ancak Kanunun bu maddesinin gerekçesinde bu konuya iliskin yanlis açiklama yapilmis ve bu kârin hesap dönemi içerisinde sahip olunan en yüksek hisseye göre hesaplanacagi belirtilmistir. Bu açiklamada konu, kontrol oranina iliskin olarak tasarida yer alan açiklama ile karistirilmistir. Yil içerisinde önceleri % 75 hisseye sahip tam mükellef kurumun Kasim ayi içerisinde % 20 hissesini satsa, alabilecegi kâr payi % 55 olacaktir. Oysa Kanunun amaci tam mükellef kurumlarin yurt disinda elde edecekleri söz konusu kâr paylarini, yurt disinda kâr dagitimi veya Türkiye’ye getirme kosulu aranmaksizin vergilemektir. Yoksa amaç, hukuken elde edilemeyecek bir kâr payini, varsayim olarak matraha almak degildir. Neyse ki 1 sayili Kurumlar Vergisi Genel Tebliginde, yanlis Gerekçeye itibar olunmaksizin, hakli ve yerinde olarak yurt disi istirakin hesap dönemi sonundaki pay oranina itibar olunacagi görüsü benimsenmistir. 

Öte yandan yurt disi istirakin vergi yükünün hesabinda, diger ülkelerdeki istiraklerinde ödedigi vergilerin dikkate alinmamasi da bir haksizliktir. Yurt disinda kontrol edilen kurum niteligindeki istirakin kazançlarini, yüksek vergi oranina/yüküne sahip ülkelerdeki istiraklerinin pasif nitelikte olmayan faaliyetlerinden elde etmesi halinde, bu haksizlik açikça ortaya çikmaktadir.

Burada akla gelen bir diger konuda Türkiye’deki kurumun kontrol edilen kurum ile karsilikli istirak iliskisi içerisinde bulunmasidir. Bu durumda Türkiye’den dagitilan kârin kontrol edilen kuruma isabet eden kismi izleyen yil tekrar Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulacak ve çifte vergileme ortaya çikacaktir. Bu nedenle kontrol edilen kurumun, Türkiye’deki pay sahibi kurumdan veya onun araciligi ile elde edilen kazancin kontrol edilen kurum kazanci olarak kabul edilmemesi gerekmektedir.  

Bu maddenin uygulanmasinda yurt disindaki istirakin ödemis oldugu gelir üzerinden alinan vergiler, yurt disinda ödenen vergilerin mahsubuna iliskin hükümlere göre Türkiye’de hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Böylece yurt disi istirakin kazanci üzerinden çifte vergileme yapilmasi önlenmis olacaktir. Yurt disinda kurulu istirakin elde ettigi gelirleri üzerinden ileride kâr payi dagitiminda bulunmasi halinde, elde edilen kâr paylarinin daha önce Türkiye’de bu madde kapsaminda vergilenmis kismi üzerinden tekrar kurumlar vergisi hesaplanmayacaktir.

            Kontrol edilen kurumun tespiti, kazancinin belirlenmesi ve kontrolü ile ilgili olarak saglikli bir belgelendirme yükümlülügünün öngörülmemesi de bence bir eksikliktir.