CEZALARIN KISISELLIGI VE MIRASÇILARIN SORUMLULUGU

06.07.2017 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3772 görüntülenme YAZDIR

CEZALARIN KISISELLIGI VE MIRASÇILARIN SORUMLULUGU

Dünya Gazetesi / 6.7.2017

Anayasamizin “Suç ve cezalara iliskin esaslar” baslikli 38. maddesinin 7. fikrasinda yer alan “Ceza sorumlulugu sahsidir” düzenlemesi, Çagdas Ceza Hukukunun bir temel ilkesini yansitmaktadir. Bu ilke dogrultusundaki Ceza Kanunumuzun 20. maddesine göre de “Ceza sorumlulugu sahsîdir. Kimse baskasinin fiilinden dolayi sorumlu tutulamaz.”

Bu sekildeki ilke ve düzenlemeler ceza sorumlulugunun baska kimselere geçmemesi, bizzat kisinin üstünde kalmasini ifade etmektedir ki, bunun sonucu olarak da çagdas ceza hukuklarinda failinin ölümü, cezalandirma iliskisini sona erdiren bir neden olarak kabul edilmistir. Zaten bu sebepledir ki, Ceza Kanunun 64. maddesinde, sanigin ölümü halinde, kamu davasinin düsmesine karar verilecegi, hükümlünün ölümü halinde ise, hapis cezalarinin ve henüz infaz edilmemis adli para cezalarinin ortadan kalkacagi hükme baglanmistir.

Ceza hukukunun bu temel ilke ve düzenlemeleri, kabahatler hukuku ve dolayisiyla vergi yaptirim hukuku bakimindan da geçerlidir. Nitekim Vergi Usul Kanununun 372. Maddesinde “ölüm halinde vergi cezasinin düsecegi” açikça hükme baglanmistir.

Mükellefin ölümü halinde kendisine kesilmis bulunan vergi ziyai veya diger cezalarin düsecegi bu düzenlemeler karsisinda açiktir. Ancak ayni açiklik, kendisi aleyhine ceza kesilmedigi halde bu cezalardan sorumlu olanlarin ölümü halinde, ölenin mirasçilarinin da cezadan sorumlu tutulup tutulamayacagi açisindan açik degildir. Örnegin sirket aleyhine kesilmis cezalardan sirketten tahsil edilememesi dolayisiyla sorumlu tutulan yönetim kurulu üyesinin veya tasdik raporu hazirladigi sirket aleyhine kesilmis cezalardan müteselsilen sorumlu olan yeminli mali müsavirin ölümü halinde cezanin, ölenin mirasçilarindan da istenip istenemeyecegi tartismalidir. Bu konuyu daha önceden de yazmis ve gündeme getirmistim.  Tekrar ayni konuya dönmemin neden ve amaci, bu konudaki bir Karari duyurmak   

Bir limitet sirketten tahsil edilemeyen KDV ve vergi ziayi cezasi için sirketin kanuni temsilcisi bulunan vefat etmis sirket müdürünün mirasçilari aleyhine  miras hisseleri dogrultusunda düzenlenerek teblig edilmis ödeme emri aleyhine açilan davada Van Vergi Mahkemesi E.2010/321 K.2011/34 sayi ve 18.2.2011 günlü kararinda, Anayasanin 38 ve Vergi Usul Kanununun 372. maddelerine dayanilarak “sözü edilen hükümlerin birlikte degerlendirilmesinden, sahislarin isledikleri suçlara istinaden adli veya idari merciler tarafindan cezalarin yalnizca suçu isleyen kisiye yönelik olarak infaz edilebilecegi, cezanin bir baskasina yöneltilmesinin mümkün olmadigi gibi miras yoluyla mirasçilarina geçmesine de olanak bulunmadigi sonucuna varildigindan, dava konusu ödeme emrinin vergi ziayi cezasina iliskin kisminda yasaya uygunluk görülmedigi gerekçesi ile ödeme emrinin vergi ziyai cezasina iliskin kismi iptal edilmis”tir. Van Vergi Mahkemesinin bu Karari Danistay 3. Dairesinin E.2013/5782 K.2015/580 sayi ve 11.2.2105 günlü karari ile ayni gerekçe ve nedenlerle oy birligi ile onanmistir.

Vergi Konseyi bünyesinde hazirlanmis Vergi Usul Kanunu Ceza Düzenlemeleri Tasari Taslaginda, baskani oldugum Vergi Cezalari Alt Komisyonunda Kanuna Karar dogrultusunda bir fikra eklenmesini öngörmüstük. Ancak söz konusu Taslak, maalesef Tasariya dönüsmedi.

Konuya iliskin farkli uygulamalar ve idare ile yargi arasindaki degerlendirme farki karsisinda, Vergi Usul Kanunu bazinda konunun açikliga kavusturulmasi sarttir. Getirilebilecek bir düzenlemenin ise yargi karari dogrultusunda olmasi gerektigi de bana göre açiktir.