TEK DERECELI YARGILAMA VE ADALET

29.11.2016 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3675 görüntülenme YAZDIR

Tek dereceli yargilama ve adalet

DÜNYA GAZETESI 29.11.2016

Idari Yargilama Usulü Kanununda 6545 sayili Kanunla yapilan ve 20 Temmuz 2016 tarihinden sonra verilmis mahkeme kararlari için yürürlüge giren degisikliklere göre, vergi mahkemelerinde bakilan davalardan konusu 5.000 Lirayi geçmeyen davalarda verilen kararlar kesindir. Bir baska deyisle bu kararlar aleyhine istinaf veya temyiz yoluna basvurmak mümkün degildi.

Önce bazi saptamalar yapalim. Bilindigi gibi 2016 yili için konusu 31.000 Lirayi geçmeyen davalara, dosyanin havale edildigi vergi mahkemesinin üyelerinden biri bakmaktadir. Yani aleyhine istinaf ve temyiz yoluna gidilemeyecek kararlar bir hâkimle yapilan yargilama sonucu verilen kararlardir.

Üç üyeli yargilama sonucu verilen kararlar sonucunda hukuki veya maddi yanilgi olabilecegi düsüncesi ile kanun yollarina basvurulabilirken bir hâkimle verilmis kararda yanilgi olmayacagi düsüncesinin çelisik oldugu açiktir.

Yine bilindigi gibi konusu 31.000 liraya kadar olan, yani karar aleyhine istinaf veya temyiz yoluna basvurulamayacak davalarda durusma yapilmasi mahkemenin takdirine baglidir. Davaci veya davali idare talep etse dahi, bir hâkimli mahkeme durusma yapmayabilir. Demek ki istinaf veya temyiz yoluna gidilemeyecek kararlar, tarafl arin talep etmelerine ragmen iddialarini tam olarak anlatma olanagina sahip olamadiklari davalardir.

Istinaf veya temyiz yoluna gidilemeyecek davalarda maddi vakianin degerlendirilmesinde veya uygulanacak kanun hükmünün saptanmasinda hata yapildigini iddia eden tarafin, bu kararin bir defa daha gözden geçirilmesini talep hakki da yoktur. Çünkü artik karar düzeltme yolu da kapalidir.

Dolayisiyla bu davalarda verilecek kararlar, özellikle kanun yollarina gidilerek kararin kontrolünün saglanamamasi dolayisiyla, en azindan davanin bir tarafi için adalet duygusunu tatmin etmeyecektir.

Acaba böyle tek dereceli bir yargilama usulü olabilir mi? Önce Anayasa’ya bakmak gerekir. Anayasanin 155/1. Maddesine göre, “Danistay, idari mahkemelerce verilen ve Kanunun baska bir idari yargi merciine birakmadigi karar ve hükümlerin son inceleme merciidir”. Demekki, idari yargilama mercilerince verilen kararlari ya Danistay inceleyecektir ya da kanun baska bir inceleme mercii gösterecektir. Her seyden önce ve bence Idari Yargilama Usulü Kanununun konusu 5.000 liraya kadar olan davalarda verilen kararlarin kesin olduguna iliskin hüküm, Anayasa’ya aykiridir.

Bu nedenle tek hâkimli mahkemelerce verilen kararlar aleyhine Danistay’a incelenmek üzere basvurulabilir ve Danistay Anayasadan kaynaklanan görevi geregi bu davalara bakmak zorundadir. Bu davada “kararin kesin” oldugunu belirten düzenlemenin Anayasaya aykiriligi da ileri sürülebilir. Ancak bence, Danistay bu iddiayi yerinde görmese bile Anayasa’dan kaynaklanan görevi geregi, basvuru konusu karari incelemek ve karar hakkinda bir karar vermek zorundadir.

Öte yandan 1412 sayili (mülga) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yer anan “ikimilyar lira (2000 YTL) kadar yer alan para cezalarina dair olan hükümler temyiz olunamaz” seklinde bir hüküm, Anayasa Mahkemesi tarafindan hakkaniyet ve adalete aykiri bulunarak iptal edilmistir. (E. 2006/65 K. 2009/114 T. 23.7.2009)

Söz konusu kararda basvurucu konumundaki Seferihisar Mahkemesinin basvuru gerekçesi de önemlidir. Kanun yolunun kimi saniklar için açik kimi saniklar için kapali olmasinin Anayasanin 10. maddesinde yer alan esitlik ilkesine de aykiri oldugu, kisinin bir üst mahkemeye basvurarak adil yargilanip yargilanmadiginin denetlenmesini istemesinin temel bir insan hakki oldugu, ayni hukuki durumda bulunanlardan ‘bir kismina ayni hakkin taninmasi bir kismina ise taninmamasinin Anayasaca koruma altina alinmadigi, esitlik ilkesine aykiri oldugu ve Hukuk Devleti ilkesi ile de bagdasmadigi vurgulanmistir.

Öte yandan Avrupa Insan haklari sözlesmesine Ek 7 Nolu Protokol’ün “Cezai konularda iki dereceli yargilama hakki” baslikli 2. maddesinde; “1.Bir mahkeme tarafindan cezai bir suçtan mahkûm edilen her kisi, mahkûmiyet ya da ceza hükmünü daha yüksek bir mahkemeye yeniden inceletme hakkini haiz olacaktir. Bu hakkin kullanilmasi, kullanilabilme gerekçeleri de dâhil olmak üzere, yasayla düzenlenir. 2.Bu hakkin kullanilmasi, yasada düzenlenmis haliyle az önemli suçlar bakimindan, ya da ilgilinin birinci derece mahkemesi olarak en yüksek mahkemede yargilandigi veya beraatini müteakip bunun temyiz edilmesi üzerine verilen mahkûmiyet hallerinde istisnaya tabi tutulabilir.” (Gerek IHAM ve Anayasa Mahkemesi idari para cezalarini da ceza hukuku ve ilkelerinin korumasi altinda kabul etmektedir.)

Bence konusu 5.000 Liraya kadar olan davalarda istinaf yolunun açilmasi veya hiç olmazsa karar düzeltme müessesesinin tekrar getirilmesi gerekmektedir. Hatta ayni husus, istinaf mahkemelerinin temyize kapali düzenlemeleri için de gerekli olup, karar düzeltme yolunun tekrar ihdasi gerekmektedir. Aksi takdirde, ortaya çikan kararlarin adalet duygusunu tatmin edecegini söylemek zordur.