TAKDIR KOMISYONUNUN TAKDIR SÜRESI
Dünya Gazetesi / 11.5.2017
Vergi Usul Kanunu'nun
tarh zamanasimi süresini düzenleyen 114. maddesine göre vergiyi doguran olayi
izleyen yilbasindan itibaren bes yil içinde tarh ve teblig edilmeyen vergiler
zamanasimina ugrar. Bu maddenin ikinci fikrasinda yer alan düzenlemeye göre
"Su kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna
basvurulmasi zamanasimini durdurur. Duran zamanasimi mezkûr komisyon kararinin
vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren islemeye devam eder."
Mükellef haklarini
önemli ölçüde zedeleyen, takdir komisyonlarina matrah belirleme konusunda sinirsiz
bir süre veren süre veren, yetersiz örgütlenme ve is yogunlugu nedeniyle komisyonlarda
yillarca beklemenin acisini da mükelleflere gecikme faizi olarak çektiren ve
dolayisiyla hukuk devleti anlayisi ile bagdastirilmasi mümkün olmayan bu ikinci
fikra düzenlemesi, Diyarbakir Vergi Mahkemesinin basvurusu üzerine Anayasa
Mahkemesi'nin E. 2006/124 K. 2009/146 sayi ve 15.10.2009 günlü karari ile iptal
edilmistir.
Yüksek Mahkeme bu iptal
kararinin yayimindan 6 ay sonra yürürlüge girmesini kararlastirmis ve bu süre
zarfinda Yasama Organinca bir düzenleme yapilmayinca da Karar 8 Temmuz 2010
günü yürürlüge girmis ve dolayisiyla bu tarih itibariyle söz konusu ikinci
fikra hukuk aleminden kalkmistir.
Burada dogan boslugu
gidermek üzere 6009 sayili Kanunda konuya iliskin bazi düzenlemelere yer
verilmistir.
6009 sayili Kanunla
(md.8) VUK’un 114. maddesinin iptal edilen fikrasi yeniden düzenlenmis ve
takdir komisyonunda geçen sürenin zamanasimini durduracagi yine kabul edilmekle
birlikte Yüksek Mahkemenin iptal gerekçesi dogrultusunda “duran sürenin bir
yili geçemeyecegi” hükmü getirilmistir.
Ancak bu düzenlemeler
yapilirken Anayasa Mahkemesinin takdir komisyonuna sinirsiz süre verilmesini
elestiren karari, karsilanmamistir. Bu defa, takdir komisyonunun ne kadar süre
içerisinde karar vermesi gerektigini belirten bir düzenleme yer almamistir.
6009 sayili Kanunla getirilen ve takdir komisyonunda geçen sürenin bir yili
asamayacagi seklindeki düzenleme sadece zamanasimi süresinin hesabi ile ilgili
ilgilidir.
Bu sürenin belli
olmamasi, anilan Anayasa Mahkemesi Kararinda da belirtildigi gibi, Anayasanin
2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin belirlilik ve hukuki güvenlik
ilkesine aykiridir ve vergilendirme mükellefler bakimindan güvensiz bir sisteme
dönüsmektedir.
Tarh zamanasimi
süresinin ilk yilinda takdir komisyonuna sevk edilen bir mükellefle ilgili
olarak takdir komisyonunun bir ilâ dört yil içerisinde her zaman karar
verebilecek oldugu düsünülürse, burada sürenin keyfi sekilde kullanilmaya
elverisliligi daha rahat görülecektir. Makul süre kavramini kat be kat asan bu
sürenin, takdir komisyonlarinin is yükünden ve komisyonlarin örgütlenmesinin
yetersizligi sebeplerinden kaynaklandigi ileri sürülebilirse de böyle bir
gerekçe idare hukuku açisindan hizmetin kötü örgütlenmesini ve dolayisiyla
hizmet kusurunu ifade edecektir. Üstelik
buradaki hizmet kusurunun bedelini de mükellef gecikme faizi olarak
ödemektedir.
Burada bir yasa boslugu
vardir ve bu bosluk çikan ihtilaflarda yargiç tarafindan doldurulmasi gereken
bir bosluktur. Nitekim takdir komisyonunun bir yili asan bir sürede karar
verdigi bir olayda bu boslugu, Istanbul Bölge Idare Mahkemesi 2. Vergi Dava
Dairesi E.2016/1029 K.2017/448 sayi ve 20.2.2017 günlü Karari ile ve “takdir
komisyonunun kararinin zamanasimi süresini durdurma süresini, takdir
komisyonunun matrah takdiri için kullanabilecegi azami süre olarak kabul etmek
suretiyle” doldurmustur. Kararin gerekçe kismi asagidaki gibidir.
“Mükelleflerin ticari faaliyetlerini, mal
varliklarini ve ileriye dönük kararlarini
dogrudan etkileyecek olan tarhiyatlarin temelinde yer alan takdir
komisyonu kararlarinin alinma süresinin de belirli olmasi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi
kararinda belirtilen bir yillik süre, sadece zamanasiminin
duracagi
süreye iliskin olmayip, söz konusu bir yili ayni zamanda takdir komisyonunun
matrah takdiri için kullanabilecegi
azami süre olarak kabul etmek, mükelleflere hukuki güvence saglayan belirlilik ilkesinin de bir geregidir. Aksi halde, sinirsiz veya
genel zamanasimiyla
sinirli sürede
matrah takdir edilebilecegi, ancak bu sürenin sadece bir yillik kisminin
zamanasimini durduracaginin kabul edilmesi, Anayasa Mahkemesin kararinda sözü edilen ve elestirilen
Idarenin öngörülemeyen keyfiligini
dogurur ki bu durumda açikça hukuk devletine aykirilik teskil eder. Bu nedenle
takdir komisyonu karari bir yillik azami süre asilarak alindigindan, söz konusu
idari islem
sekil yönünden hukuka aykiri olup, bu isleme dayali olarak yapilan tarhiyatta
yasal isabet görülmemistir.”
IYUK’da 6545 sayili Kanunla yapilan
degisiklikler öncesine ait bir dosya ile ilgili olmasi dolayisiyla Temyiz yolu
kapali, ancak karar düzeltme yolu açik olan bu kararin karar düzeltme
asamasinda degisecegini pek düsünmüyorum.
Istanbul
Bölge Idare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin söz konusu karari, vergi
hukukunda yargicin bosluk doldurma islevi ve mükellef haklari açisindan
doktrinde de üzerinde önemle durulmasi gereken güzide bir karardir.