VERGIDEN MUAF VAKIFLARIN BINALARINDA EMLÂK VERGISI
Dr. A. Bumin
DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi / 14.5.2019
Geçen yazimda da belirttigim gibi bu ayin ayni
zamanda Emlâk Vergisi taksit ayi da olmasi sebebiyle bu yazimda da, emlâk
vergisi ile ilgili bir konuyu daha önce yazmis olmama ragmen tekrar ele alayim
dedim.
Emlâk Vergisi Kanununun 4/m maddesi ile
“Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti taninan vakiflara ait binalar” vakif
senedindeki cihete tahsis edilmek sartiyla emlâk vergisinden muaf
tutulmustur.
Öte yandan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti
taninan vakfin vakif senedinde yazili maksadin bir hastane veya okul isletmek
gibi, ancak iktisadi isletme biçiminde isletilebilecek olmasinin konu açisindan
bir önemi yoktur. Çünkü bu gibi isletmelerin vergiden muaf olarak isletilmesine
kurumlar vergisi kanunu elvermemektedir. Çünkü Kurumlar Vergisi Kanununun 1/1-ç
maddesi dernek veya vakiflara ait iktisadi isletmeleri mükellefler arasina
almak suretiyle bu isletmelerin kazançlarini verginin konusuna dâhil
etmistir.
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti taninan
vakiflarin maksatlarini gerçeklestirmek amaciyla ticaret sicil memurluklari
nezdinde iktisadi isetme olusturarak binalarini da bu isletmeye tahsis etmeleri
halinde, söz konusu muafiyetten yararlanmalari mümkündür.
Burada akla bir soru gelmektedir. Acaba bu
iktisadi isletmeye tahsis, vakfin bir bedel almasini gerektirir mi? Bu noktada
iktisadi isletmenin vakfa tahsis edilen bina için bir bedel ödemesi, bedeli
gider yazacak olmasi dolayisi ile kurumlar vergisi matrahini azaltacaktir. Bu
nedenle bedelin ödenmemesi kurumlar vergisi açisindan –hazine bakimindan- daha iyi olmakla birlikte bildigim kadari
ile- Vakiflar Genel Müdürlügü bu durumdaki vakiflardan tahsis edilen bina için
bedel almalarini istemekte, aksi halde elestiri raporu yazmaktadir. Bu durumda
isletme tarafindan vakfa bedel ödeniyor ve gider yaziliyor ise bedelin
belirlenmesinde transfer fiyatlandirmasi düzenlemelerine de ayrica dikkat etmek
gerekecektir.
Vakif ile iktisadi isletme arasinda transfer
fiyatlandirmasi hükümlerine de dikkat ederek bir tahsis sözlesmesi
yapilmasindan yarar vardir. Bu sözlesmeyi kira sözlesmesi biçiminde yapmak
mümkünse de bazen belediyelerin vakiflari, “tahsis yapmadigi, binanin kiraya
verildigi ve kira geliri elde edildigi” yönünde elestirerek muafiyetten
yararlandirmama yoluna gittikleri de görülmektedir. Ancak yargi anlayisinda
–hakli olarak- bu gibi hallerde gerçek bir kiralamadan söz edilemeyecegi ve
muafiyetin uygulanmasi gerektigi kabul edilmektedir.
Burada üzerinde durulmasi gereken bir baska
konu da vakiflarin amaçlarini, vakif senedinde yazili gayelerini gerçeklestirmek
üzere paylarinin tamami kendi mülkiyetinde olan ticaret sirketi kurup
binalarini da bu sirkete –yine tahsis bedeli karsiliginda - tahsis etmeleri
halinde, muafiyetin yine geçerli olup olmayacagidir.
Vakiflarin amaçlarini tahakkuk ettirmek için kurdugu
hastane, okul vb. isletmelerinin vergi kanunlari karsisinda kurumlar vergisine
tabi iktisadi isletme olarak kurmalari zorunlu oldugu kabulünden hareketle bu
iktisadi isletmenin mutlaka tüzel kisilikten yoksun olarak ticaret siciline
tescili zorunlulugundan söz edilemez. Zira iktisadi isletme aslinda bir üst
kavramdir ve ticaret sirketleri de iktisadi isletme kavraminin kapsami
içerisinde kalmaktadir. “Ticari isletmeler iktisadi isletmelerin bir koludur ve
genel olarak büyük iktisadi isletmeleri ifade eder”1 Zaten Ticaret Kanunu da tacir sifati
yönünden ticaret sirketleri ile amacina varmak için ticari bir isletme isleten
vakiflari bir tutmustur (md.16).
Bu nedenle, vergi muafiyeti olan bir
vakfin gayesini gerçeklestirmek üzere Ticaret Sicili Yönetmeliginin 58.
Maddesine göre ticari isletme olusturmasi ile tüm paylari kendisine ait ticaret
sirketi kurmak suretiyle ticari isletme olusturmasi arasinda bence bir fark
yoktur. Vakfin kurdugu iktisadi isletme ile ticaret sirketinin kazançlarinin
vergilendirilmesine kurumlar vergisi açisindan yaklasildiginda da bir fark
yoktur. Zaten “verginin tarafsizligi ilkesi” de bir fark olmamasini gerektirir.
Bu durumda hem söz konusu ilke hem de vergi
hukukunun isletmelere hukuki tip veya tür dayatmasinin olanaksizligi
dolayisiyla, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti taninmis vakiflarin amaçlarini
tahakkuk ettirmek üzere kuracagi ve tüm paylari kendisine ait ticaret
sirketlerine tahsis ettikleri binalarin da emlâk vergisi muafiyetinden
yararlanmasi gerekir.
--------------
1. Yasar
KARAYALÇIN, Ticaret Hukuku, I- Giris – Ticari Isletme, 3. Basi, Ankara 1968,
sf:157