Sermayeleri artirmak gerekebilir

26.11.2009 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 4253 görüntülenme YAZDIR

Sermayeleri artirmak gerekebilir
26 Kasim 2009, A.Bumin DOGRUSÖZ

Aralik ayinin sonuna, bir baska deyisle mali yilin da sonuna yaklastik. Yil sonu, bazi sermaye sirketleri için ayni zamanda sermaye artiriminin zamanini da ifade ediyor. Sermaye artiriminin yapilmasi, bazi sirketler için zorunlu olmakla birlikte, bazi sirketler için de mevzuatin dogurdugu menfaat geregi olarak karsimiza çikmaktadir. Önce, sermaye sirketleri için sermaye artiriminin zorunluluk hallerini aktaralim. 
Anonim sirketlerin asgari sermayesi 50.000 TL ve limited sirketlerin asgari sermayesi 5.000 TL olarak belirlenirken, sermayesi bu tutarlarin altinda olan sirketlerde de sermayelerini an az bu tutarlara yükseltme zorunlulugu getirilmistir. Dolayisiyla bu sirketlerin sermayeleri, bu tutarlarin altinda olamaz. 
Öte yandan ve özellikle yilin son çeyregindeki yabanci para degerlerindeki oynamalar dolayisiyla dövizli borçlarin degerlenmesi sonucu sirketlerde hem kur farki zararlarinin olusmasi hem de borçlarin sismesi söz konusu olabilmektedir. Bu olgu ise özellikle döviz cinsinden borcu olan sirketlerin Ticaret Kanunu’nun 324. maddesine dikkat etmeleri geregini ortaya çikarmaktadir. 
324. madde, yönetim kuruluna, son yillik bilançodan esas sermayenin yarisinin karsiliksiz kaldiginin anlasildigi hallerde, durumu derhal genel kurula bildirme, sirketin aciz halinde bulundugu süphesini uyandiran emareler mevcut olmasi halinde ise aktiflerin satis fiyatlari esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim etme yükümlülügü yüklemistir. Bu bilançodan, esas sermayenin üçte ikisinin karsiliksiz kaldiginin anlasildigi hallerde, genel kurulun ya bu sermayenin tamamlanmasina ya da kalan üçte bir sermaye ile iktifaya (sermaye azaltimina) karar vermesi gerekmektedir. Aksi halde sirket feshedilmis sayilir. Sirketin aktiflerinin sirket alacaklarinin alacaklarini karsilamaya yetmedigi hallerde ise yönetim kurulunun durumu derhal mahkemeye bildirmesi, iflasi veya iflasin ertelenmesini (Icra Iflas Kanunu 179 ve devami maddelerine göre) talep etmesi gerekmektedir. Yönetim kurulunun bu görevlerindeki ihmali, Türk Ceza Kanunu karsisinda görevi ihmal suçunu olusturur. 
Sermaye artirimi kanunen zorunlu olmadigi halde, vergi mevzuati dolayisiyla sirket menfaati geregi sermaye artiriminin gerekli olmasina yol açan müessese ise “örtülü sermaye faizi” müessesesidir. 
Kurumlar Vergisi Kanunu’nda örtülü sermaye müessesesi ile kurumlarin, ortaklarindan veya ortaklarla iliskili olan kisilerden dogrudan veya dolayli olarak temin ederek isletmede kullandiklari her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katini asan kismi, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye kabul edilmistir. Bir baska anlatimla bu müessese, kurumlarin borç maliyetlerini gider olarak yazma sinirini belirleyen bir müesseseye dönüsmüstür. 
Alinan borçlarin örtülü sermaye sayilan kismi için ödenen veya hesaplanan faiz, kur farklari, vade farklari ve benzeri giderler kanunun 11/b maddesi geregince kurum kazancinin tespitinde indirim konusu yapilamamaktadir. Yani kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alinmasi gerekmektedir. Öte yandan bu tutarlar, iliskili kisiye dagitilan kâr payi olarak nitelendirilmekte, ödeme yapilanin gerçek kisi olmasi halinde stopaj mükellefiyeti dogmakta ve geliri elde eden açisindan kâr payi statüsünde vergilendirmeye yol açmaktadir. 
Burada kurumlarin yapmis olduklari borçlanmalarin örtülü sermaye olup olmadigi yönündeki tespit, borçlarin hesap dönemi basindaki bilançoda yer alan öz sermaye ile kiyaslanmasi suretiyle yapilmaktadir. Kurumun dönem basi öz sermayesinin sifir veya negatif degerler tasimasi durumunda, söz konusu kurumun ortak ve ortaklarla iliskili kisilerden yaptigi borçlanmalarin tamami örtülü sermaye olarak degerlendirilmektedir (1 sayili Kurumlar Vergisi Genel Tebligi).
Bu durum kurumlara, dönem basinda öz sermayelerini gerekli sekilde olusturarak, dönem içinde örtülü sermaye durumunun olusmamasi için borçlanmalarini önceden planlayabilme olanagi saglamistir. 
2010 için 2009 yili sonu itibariyle geçerli olan öz sermaye miktari, maliyetleri gider yazilabilecek borçlarin belirlenmesinde temel teskil edecektir. Örtülü sermaye kapsamina giren borçlari bulunan kurumlarin sermayelerini dis kaynaklardan artirmak suretiyle, iliskili kisilerden borçlanmalarda daha uygun bir konum yaratabilirler. Iç kaynaklardan yapilacak sermaye artiriminin ise öz sermayeyi artirici bir etkisinin olmadigi da unutulmamalidir. 
Bu nedenle iliskili kisilerden borçlanan kurumlarin 2010 yili öz sermayelerinin yüksek olmasi için, yilin su son günlerinde gerekli sermaye artirimini yapmalarinda yarar vardir.  
Her yil oldugu gibi, bu yil da bu önemli noktayi okurlarimiza hatirlatalim istedik.

26.11.2009 | Referans Gazetesi