MÜKELLEFIYETIN RE’SEN TERKININ BAZI SONUÇLARI
Dünya Gazetesi /
4.7.2017
Geçen
yazimda Icra Iflas Kanununun 44/1 maddesi ile ticareti terk eden tacirlere
yüklenen; “15 gün içinde keyfiyeti kayitli bulundugu ticaret siciline bildirme
ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklilarinin isim ve adreslerini gösteren bir
mal beyaninda bulunma” zorunlulugundan ve bu zorunluluga uymayanlarla ilgili
olarak ayni Kanunun 337/a maddesinde öngörülen hürriyeti baglayici türdeki
yaptirimdan söz etmistim.
Ticareti söz konusu yükümlülükleri
yerine getirmeden terk edenlere, Kanunda öngörülen “üç aydan bir yila kadar
hapis cezasi”nin icra mahkemelerince verilebilmesi için alacaklinin sikâyette
bulunmus olmasi, bir ön kosuldur. Bir baska deyisle söz konusu suç, sikâyete bagli
bir suçtur. Ancak ticareti söz konusu yükümlülükleri yerine getirmeden terk edenlerin,
alacaklinin bu fiilden zarar görmedigini kanitlamasi veya borcunu tamamen
ödemesi gibi durumlarda tacire ceza verilmez.
Bilindigi
gibi Vergi Usul Kanununun 160. maddesine 5228 sayili Kanunla eklenen fikralarla, “Isi birakma
bildiriminde bulunmayan bir mükellefin isi biraktiginin tespit edilmesi veya
yapilan arastirma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamamasi ve
baska bir adreste faaliyetine devam ettigine dair bilgi edinilememesi veya
baskaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadigi halde münhasiran sahte
belge düzenlemek amaciyla mükellefiyet tesis ettirdiginin vergi incelemesine
yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydinin
devamina gerek görülmediginin raporda belirtilmesi halinde”, mükellefin isi
birakmis kabul edilecegi ve mükellefiyet kaydinin vergi dairesince terkin edilecegi
hükme baglanmistir. Vergi idaresinin mükellefiyet kaydi bu düzenleme uyarinca
terkin edilenleri, ilgili kamu kurum ve kurulusu ile kamu kurumu niteligindeki
meslek üst kurulusuna da bildirilmesi öngörülmüstür.
Bu
noktada, vergi idaresince gayri-faal olarak kabul nitelendirilen, bir baska
deyisle ticari faaliyetini terk ettigi kabul edilen tacir aleyhine, alacakli
vergi idaresinin ticareti usulsüz terk dolayisiyla Icra Iflas Kanununun 44. maddesine
dayanarak suç duyurusunda bulunup bulunamayacagi, bir sorun olarak karsimiza
çikmaktadir.
Icra
Iflas Kanununda düzenlenen ve inceleme konumuzu olusturan suçun olusabilmesi
için, takip konusu olan alacagin takibi Icra Iflas Kanununa tabi olan bir
alacak olmasi gerekmektedir. Oysa vergi dairelerinin vergi, harç, ceza ve
bunlarin fer’ileri seklinde kasimiza çikan alacaklari, Icra Iflas Kanununa göre
takip edilemeyen, ancak Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü Hakkinda Kanuna göre
takip edilebilen alacaklardir. Bu nedenle vergi dairelerinin,
mükellefiyetlerini re’sen terk ettigi tacirlerden olan alacaklarina dayanarak
söz konusu suçtan dolayi suç duyurusunda bulunmasi, bir baska deyisle sikâyetçi
olmasi mümkün degildir. Buna karsilik maliye idaresinin, mükellefiyetini terk
ettigi bir tacirden özel hukuk alacaginin bulunmasi halinde, söz konusu suç
dolayisiyla sikâyetçi olmasi mümkündür.
Mükellefiyetin
re’sen terki konusu Vergi Usul Kanununda sadece vergisel sonuçlari itibariyle
düzenlenmis, konu bir bütün olarak ele alinmamistir.
Bu
konuyu ilgilendiren bir diger hukuk alani da sosyal güvenlik hukukudur.
Bilindigi gibi sermaye sirketlerinin yönetim organinda bulunanlarin eski sekli
ile Bag-Kur, yeni sekli ile 4b mükelelfiyetleri söz konusudur.
Bu
noktada karsimiza çikan sorun ise mükellefiyeti Vergi Usul Kanununun 160.
Maddesine göre re’sen terkin edilen sermaye sirketlerinin yönetim organlarinda
yer alanlarin söz konusu sosyal güvenlik mükellefiyetinin akibetinin ne
olacagidir. Örnegin, mükellefiyeti re’sen terkin edilen bir limitet sirket
müdürünün Sosyal Güvenlik Kurumuna prim ödeme yükümlülügünün de, re’sen terk
tarihi itbariyle sona erip ermedigi yasa düzeyinde açik degildir.
Nitekim
bir ihtilafta Yargitay 21.Hukuk Dairesi; ticaret sicili kaydinin devam ettigi,
davaci sahsin da ortakliginin sürüyor gözüktügü bir olayda, “sirket ortaklari
yönünden Bag-Kur (yeni Kanuna göre 4/b-3 sigortalisi) kapsaminda sigortali
sayilabilmek için limitet sirket ortagi olmak yeterli olup sirketin vergi
kaydinin sona ermesinin bir önemi bulunmamaktadir. Dolayisiyla davacinin
ortakligi devam ettigi sürece ve sirketin ticaret sicilinden terkinine kadar
olan dönem yönünden Davaci Bag-Kur sigortalisi olacagindan vergiden re’sen terk
isleminin yapildigi tarih itibariyle sigortaliliginin sona ermeyecegine” karar
vermistir (E.2015/13389 K.2016/3787 T.8.3.2016).