ATFEN SUÇ TESPITI
Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 12.4.2018
Naylon
fatura deyisi, aslinda hukuki olmayan bir deyistir. Naylon faturanin hukuktaki
adi, sahte veya muhteviyati itibariyle yaniltici belgedir. Bu kavramlarin
tanimi, Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde yer almistir. Anilan maddeye göre
sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadigi halde bunlar varmis gibi
düzenlenen belge; muhteviyati itibariyle yaniltici belge ise gerçek bir muamele
veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar
itibariyle gerçege aykiri sekilde yansitan belgedir. Bu tür belge
kullanimlarinda uygulanacak idari para cezasi ayni olmakla birlikte, hürriyeti
baglayici ceza her iki tür belge için ayri ayri düzenlenmistir. Bu sebeple,
vergi inceleme raporlarinda ve iddianamelerde, bu ayirima dikkat edilmesi,
fiilin hangi tür belge kapsaminda görüldügünün delilleri ile açiklanmasi
gerekmektedir.
Ancak
uygulamada, bu türlerde belge kullananlarin saptanmasina ve haklarinda tarhiyat
yapilmasina yönelik olarak hazirlanan Inceleme Raporlarinda, yeterli titizligin
gösterildigini söylemek zordur. Bir mükellefle ilgili en ufak bir olumsuzlukta
(adres degisikligini bildirmeme, ortaklara ulasamama, ticareti terk etmis olma,
sirket devredilip yeni ortaklarin bir süre sonra ortadan kaybolmasi vb.) o
mükellefin bastan beri sahte belge üretmekle istigal ettigi kabul edilmektedir.
Bildigim bir olayda ulasilamayan ve defter ve belge ibraz etmeyen 6 yillik bir
sirketin bastan beri sahte belge düzenlemekle istigal ettigi ve bu maksatla
kuruldugu ileri sürülerek yazilmis rapora istinaden kullanicilara raporlar
yazildi. Kullanicilardan biri uzlasma asamasinda, bunun böyle olamayacagini
çünkü düzenleyen sirketle ilgili kredi borçlari ile ilgili bankalarin takipler
yaptigini, sirketin 3 kamyonunu haczedip sattirdiklarini belgeleyerek, taraflar
arasi ticaretin o döneme denk geldigini kanitlayarak iyi bir sekilde uzlasti.
Davaya gitse kesin kazanirdi. Çünkü sadece sahte belge üretmek için kurulan
hiçbir sirketin kredi borcu ve üç kamyonu olmaz.
Özellikle
bir mükellefin anilan türde belgeler düzenlediginin tespit edildigi hallerde, o
mükellef hakkinda yazilan Raporlara atif yapilmak suretiyle, bu mükelleften
belge alan herkes için seri halde ve sadece söz konusu belgenin deftere
kaydedildigini saptayan bir tutanaga dayanilarak, taraflar arasi ticari iliski
ve ödeme sekli incelenmeksizin Raporlar üretilmektedir. Söz konusu mükelleften
belge alanlara, sadece diger rapora atifla yazilan Rapor teblig edilmekte, hatta
diger raporda belgelerin niçin sahte kabul edildigi bile yazilmamaktadir.
Atif
yapilan Raporun teblig edilmemesi, önce Idarenin kisilere karsi bütün
islemlerini gerekçelendirmesi zorunlulugunu ihlal etmektedir. Baska Raporlara
atif yapilarak düzenlenen Raporlarin, atif yapilan Rapor eklenmeksizin teblig
edilmesi, Vergi Usul Kanununun ikmalen ve re’sen tarh islemlerini içeren vergi
/ceza ihbarnamesinin tebliginde ayrica bu ihbarnamenin dayanagini olusturan
Inceleme raporu veya takdir Komisyonu Kararinin da teblig edilmesini de zorunlu
kilan 35/son ve 366/son maddelerine de aykiri bir durum yaratmakta, yapilan
tebligi usulsüz kilmaktadir.
Bu
sekilde atif yapilan Rapor eklenmeksizin teblig, islem temelinin gizlenmesi kadar, ceza
açisindan da suçun bütün unsurlari ile saptanip saptanmadiginin da
delillendirilememesi anlamini tasimaktadir. Bu husus ise mükelleflerin yargi
önünde savunma haklarini kisitlamakta, vergi veya ceza yargisinda dogal olarak
yargiç, atif yapilan Raporlara erismeye çalismaktadir. Bu çaba ise bir sürü
gereksiz yazisma ve zaman kaybina yol açmaktadir.
Atif
yapilan Raporla, belgelerin niçin sahte veya muhteviyati itibariyle yaniltici
kabul edildiginin isleme muhatap olan kisi ile yargiç tarafindan bilinmesi,
islemlerin hukuka uygunlugunun saglanmasi ve dolayisiyla hukuk devleti
ilkesinin yasama aktarilabilmesi açisindan son derece önemlidir. Burada, atif
yapilan Raporun teblig edilmemesi, vergi mahremiyeti gibi konu ile ilgisi
olmayan bir gerekçeye dayandirilamaz.
Öte
yandan, sahte veya yaniltici belge düzenledigi iddia olunan kisi ile bu belgeyi
kullanan kisi arasindaki iliski birçok halde incelenmeyerek, sadece atifla
yetinilmektedir. Bu da, atif yoluyla yazilan Raporu, hukuki açidan
sakatlamaktadir. Zira komisyon karsiligi fatura düzenledigi kabul olunan bir
kisinin dahi kestigi bütün faturalarin bu kapsamda olup olmadiginin,
yanilginligi ileri sürülen faturaya bagli mal hareketini belgeleyen sevk
irsaliyesinin bulunup bulunmadiginin, para hareketini belgeleyen çek veya banka
dekontu gibi belgelerin olup olmadiginin ve en önemlisi envanter kayitlarinin,
mal veya hizmetin akibetinin ayrica incelenmesi gerekmektedir.
Atif yapilan
Rapordaki düzenlenen belgeleri yaniltici veya sahte olarak nitelendirme sebebi,
aslinda birçok halde, sadece belge düzenleyen hakkinda islem yapilmasini
gerektirmekte, taraflar arasi ticari iliski ayrica incelenmeden belgeyi
kullanan hakkinda islem yapilmasini mümkün kilmamaktadir. Örnegin belgeyi
düzenleyenin adresinde bulunamamasi, KDV beyannamelerini vermemis olmasi veya
sadece vergi incelemesi yapma yetkisi bulunmayan kolluk kuvvetleri tarafindan
alinan ifadeye dayanilarak tanzim olunan Raporlar bu niteliktedir ve bu
raporlara atfen inceleme raporu düzenlenmesi olanakli degildir.
Bu noktada
ileri sürülen vergi mahremiyeti gerekçesi ise, tutarli bir gerekçe olmaktan
uzaktir. Hakkinda sahte belge düzenledigi iddia olunan kisiye ait raporu vergi
mahremiyeti gerekçesi ile gizleyerek, bu rapora dayanilarak suçlanan diger
kisilerin savunma haklari kisitlanamaz.
NOT : Bu yazimi daha önce
yayinlamistim. Ancak atif yoluyla suç isnadi içeren raporlarin sayisi yine
artmistir. Maliye Bakanliginca bir iç genelge ile ortadan kaldirilabilecek bu soruna,
belki Vergi Konseyi vergi Usul Hukuku üzerinde çalisirken tekrar gündeme
getirmek istedim.