Sermayeyi gözden geçirme zamani
Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya / 27.9.2016
Eylül ayInin bitimi ile üçüncü geçici
vergi dönemi de bitiyor ve artik mali yilin da sonuna yaklasiyoruz. Yilsonu,
bazi sermaye sirketleri için ayni zamanda sermaye artiriminin zamanini da ifade
ediyor. Sermaye artiriminin yapilmasi, burada bazi sirketler için de mevzuatin
dogurdugu menfaat geregi olarak karsimiza çikmaktadir.
Özellikle yilin son iki çeyregindeki
yabanci para degerlerindeki artislar dolayisiyla dövizli borçlarin degerlenmesi
sonucu sirketlerde hem kur farki zararlarinin olusmasi hem de borçlarin sismesi
söz konusudur. Bu olgu ise özellikle döviz cinsinden borcu olan sirketlerin
Ticaret Kanunu’nun 376. maddesine dikkat etmeleri geregini ortaya
çikarmaktadir.
376. madde; son yillik bilânçodan
sermaye ile kanuni yedek akçeler toplaminin yarisinin zarar sebebiyle
karsiliksiz kaldiginin anlasildigi hallerde yönetim kuruluna durumu derhal
genel kurula bildirme, bu toplamin üçte ikisinin zarar sebebiyle karsiliksiz
kaldiginin anlasilmasi durumunda ise genel kurula üçte bir sermaye ile yetinme
yahut sermayenin tamamlanmasi kararini alma yükümlülügü getirmistir. Aksi halde
sirket feshedilmis sayilir. Yönetim kurulu, sirketin borca batik bulundugu
süphesini uyandiran emarelerin mevcut olmasi halinde ise aktiflerin satis fiyatlari
esas alinarak bir ara bilânçosu tanzim etmek yükümlülügü altindadir. Sirketin
aktiflerinin sirket alacaklarinin alacaklarini karsilamaya yetmedigi hallerde
ise yönetim kurulunun durumu derhal mahkemeye bildirmesi, iflasi veya iflasin
ertelenmesini talep etmesi gerekmektedir. Yönetim kurulunun bu görevlerindeki
ihmali, Türk Ceza Kanunu karsisinda görevi ihmal suçunu (md.257/2) olusturur.
Sermaye artirimi kanunen zorunlu
olmadigi halde, vergi mevzuati dolayisiyla sirket menfaati geregi sermaye
artiriminin gerekli olmasina yol açan müessese ise, “örtülü sermaye faizi”
müessesesidir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nda örtülü
sermaye müessesesi ile kurumlarin, ortaklarindan veya ortaklarla iliskili olan
kisilerden dogrudan veya dolayli olarak temin ederek isletmede kullandiklari
her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz
sermayesinin üç katini asan kismi, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye
kabul edilmistir. Bir baska anlatimla bu müessese, kurumlarin borç
maliyetlerini gider olarak yazma sinirini belirleyen bir müessesedir.
Alinan borçlarin örtülü sermaye
sayilan kismi için ödenen veya hesaplanan faiz, kur farklari, vade farklari ve
benzeri giderler kanunun 11/b maddesi geregince kurum kazancinin tespitinde
indirim konusu yapilamamaktadir. Yani kanunen kabul edilmeyen gider olarak
dikkate alinmasi gerekmektedir. Öte yandan bu tutarlar, iliskili kisiye
dagitilan kâr payi olarak nitelendirilmekte, ödeme yapilanin gerçek kisi olmasi
halinde stopaj mükellefiyeti dogmakta ve geliri elde eden açisindan kâr payi
statüsünde vergilendirmeye yol açmaktadir.
Burada kurumlarin yapmis olduklari
borçlanmalarin örtülü sermaye olup olmadigi yönündeki tespit, borçlarin hesap
dönemi basindaki bilançoda yer alan öz sermaye ile kiyaslanmasi suretiyle
yapilmaktadir. Kurumun dönem basi öz sermayesinin sifir veya negatif degerler
tasimasi durumunda, söz konusu kurumun ortak ve ortaklarla iliskili kisilerden
yaptigi borçlanmalarin tamami örtülü sermaye olarak degerlendirilmektedir.
Bu durum kurumlara, dönem basinda öz
sermayelerini gerekli sekilde olusturarak, dönem içinde örtülü sermaye
durumunun olusmamasi için borçlanmalarini önceden planlayabilme olanagini da
saglamistir.
2017 yili için 2016 yili sonu
itibariyle geçerli olan öz sermaye miktari, maliyetleri gider yazilabilecek
borçlarin belirlenmesinde temel teskil edecektir. Örtülü sermaye kapsamina
giren borçlari bulunan kurumlarin sermayelerini dis kaynaklardan artirmak
suretiyle, iliskili kisilerden borçlanmalarda daha uygun bir konum
yaratabilirler. Iç kaynaklardan yapilacak sermaye artiriminin ise öz sermayeyi
artirici bir etkisinin olmadigi da unutulmamalidir.
Bu nedenle iliskili kisilerden
borçlanan kurumlarin 2017 yilinda öz sermayelerinin yüksek olmasi için,
yilsonuna kadar gerekli sermaye artirimini yapmalarinda yarar vardir.
Öte yandan nakit sermaye artirimlarini
tesvik maksadiyla 6637 sayili Kanun’la Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “diger
indirimler” baslikli 10. maddesine eklenen (i) bendi ile sirketlerin nakit
yoluyla sermaye artirimlarini tesvik etmek, bu yolla yabanci kaynak yerine
özkaynaga yönelmelerini temin etmek amaciyla yeni bir düzenlemeye gidilmistir.
Bu düzenlemeye göre “sermaye sirketleri, ticaret siciline tescil edilmis olan
ödenmis veya çikarilmis sermaye tutarlarindaki nakdi sermaye artislari veya
yeni kurulan sermaye sirketlerinde ödenmis sermayenin nakit olarak karsilanan
kismi üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi tarafindan indirimden
yararlanilan yil için en son açiklanan "Bankalarca açilan TL cinsinden
ticari kredilere uygulanan agirlikli yillik ortalama faiz orani" dikkate
alinarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarin yarisi”
kurumlar vergisi beyannamesinde kurum kazancindan indirileceklerdir. Sermaye
sirketlerinin bu aktardiklarimiz isiginda mevcut sermayelerini gözden
geçirmelerinde yarar vardir.