TASINMAZ TICARETI YAPMAYAN SIRKETIN TASINMAZ SATISI

25.10.2016 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 4005 görüntülenme YAZDIR

Tasinmaz ticareti yapmayan sirketin tasinmaz satisi

DÜNYA GAZETESI 25.10.2016

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin 1-e bendi ile “kurumlarin, en az iki tam yil süreyle aktiflerinde yer alan tasinmazlar ve istirak hisseleri ile ayni süreyle sahip olduklari kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarinin satisindan dogan kazançlarin %75'lik kismi” vergiden istisna edilmistir. Satisin yapildigi dönemde uygulanan bu istisna uyarinca, satis kazancinin istisnadan yararlanan kisminin satisin yapildigi yili izleyen besinci yilin sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabinda tutulmasi gerekmektedir. Kanunda ayrica satis bedelinin, satisin yapildigi yili izleyen ikinci takvim yilinin sonuna kadar tahsil edilmesinin sart oldugu, bu süre içinde tahsil edilmeyen satis bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamaninda tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ise ziyaa ugramis sayilacagi hükme baglanmistir.

Kanuna göre, fona alinmak suretiyle istisna edilen kazançtan bes yil içinde sermayeye ilave disinda herhangi bir sekilde baska bir hesaba nakledilen veya isletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarilan kisim için uygulanan istisna dolayisiyla zamaninda tahakkuk ettirilmeyen vergiler de ziyaa ugramis sayilir.

Öte yandan kanunda, “menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve kiralanmasiyla ugrasan kurumlarin bu amaçla ellerinde bulundurduklari degerlerin satisindan elde ettikleri kazançlar istisna kapsami disinda” tutulmustur.

Kanunda yer alan ve istisnaya sinir çizen “menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve kiralanmasiyla ugrasmama” kosulu, uygulamada pek çok ihtilafa konu olmaktadir.

Madde gerekçesinde bu konuda, istisnanin amacinin; kurumlarin bagli degerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir sekilde kullanilmasina olanak saglanmasi ve kurumlarin mali bünyelerinin güçlendirilmesi oldugu; istisna uygulamasinin esas itibariyla bütün kurumlar açisindan geçerli olmakla birlikte, esas faaliyeti menkul kiymet veya tasinmaz ticareti olan kurumlarin bu amaçla, diger bir ifadeyle ticari faaliyet çerçevesinde iktisap ettikleri ve ellerinde tuttuklari kiymetlerin satisindan elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmalarinin mümkün olmadigi; satisa konu edilen kiymetlerin iki tam yil kurum aktifinde kayitli olmasinin da durumu degistirmeyecegi; ayni durumun, satmak üzere tasinmaz insaati ile ugrasan mükellefler açisindan da geçerli oldugu; ancak, tasinmaz ticareti ile ugrasan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri tasinmazlarin satisindan elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecegi; tasinmaz ticaretine konu edilen ve kiralama veya baska surette degerlendirilen tasinmazlarin satis kazancinin ise istisnaya konu edilemeyecegi belirtilmistir.

Görüldügü gibi kanunda yer alan istisnaya yasa maddesi ile sinir çizilmis, gerekçe ile de sinir bu sinira sinir çizilmistir.

Bu konuda pek çok ihtimal söz konusu olabilmektedir. Bazi sirketlerin ana sözlesmelerinde faaliyet alanlarini belirleyen “maksat ve mevzu” baslikli maddelerinde faaliyet alani olarak “” yazilidir. Bu sirketlerin bazilari fiilen bu alanda faaliyet gösterirken bazilari ana sözlesmelerinde yazili baska konularda faaliyet göstermekte menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve kiralanmasiyla ugrasmamaktadir.

Öte yandan bazi sirketlerin ana sözlesmelerinde faaliyet alanlari içerisinde menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve kiralanmasiyla ugrasmaya yer verilmemekle birlikte, ana sözlesmelerinde maksatlarina erisebilmek için bu amaçla yapabilecekleri isler arasinda menkul kiymet, istirak hissesi yahut gayrimenkul almak veya satmak yahut kiralamaktan söz edilmektedir.

Bu ikinci halde bence, sirketin faaliyet alani menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve kiralanmasiyla ugrasmak olmadigindan, bu isleri sadece maksadini gerçeklestirmek amaciyla araç olarak yaptiklarindan, gayrimenkul veya menkul kiymet satisi yaptiklarinda istisnadan yararlanabilirler. Meger ki, ana sözlesmelerine aykiri olarak, yani fiili durum itibariyle bu isleri olagan ticari faaliyetleri halinde dönüstürmüs olmasinlar.

Buna karsilik birinci durumda, yani ana sözlesmelerinde faaliyet alani olarak menkul kiymet veya tasinmaz ticareti ve kiralanmasiyla ugrasmayi belirten, ancak fiilen bu islerle ugrasmayan sirketlerde ise sorun, sirketin ana sözlesmesine mi yoksa fiili duruma mi bakilacagi sorunu seklinde karsimiza çikmaktadir.

Burada bence sekli yapiya degil, fiili duruma bakilmasi gerekmektedir. Özün önceligi ilkesi ve Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde ifadesini bulan ekonomik yorum ilkesi, bunu gerektirmektedir.

Nitekim Danistay 4. Dairesi yeni tarihli bir içtihadinda, yerlesik içtihadina uygun sekilde, “esasen tasinmaz alim-satimi yapmak ve kiraya vermek faaliyetinde bulunmayan ancak sirketin ana sözlesmesindeki istigal konulari arasinda bu faaliyetlerin sayilmasi nedeniyle ihtirazi kaydi kabul edilmeyen Sirketin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettigi tasinmazin satisindan dogan kazancin istisna kapsaminda degerlendirilmesi gerekir” seklinde hüküm vermistir (E. 2012/1207 K. 2015/6061 sayi ve 30.11.2015 tarihli Karar).

Bu kararin alinmasinda; Sirketin satisa konu ettigi binayi isletme faaliyetlerinde kullanilmak üzere edinilen ve tahmini yararlanma süresi bir yildan fazla olan fiziki varlik kalemlerinin ve bunlarla ilgili birikmis amortismanlarin izlendigi "25. Maddi Duran Varliklar" hesabi altinda "252. Binalar" hesabinda izlemis ve satisindan elde edilen kazanci da, isletmenin olagan faaliyetlerinden bagimsiz olan ve bu nedenle arizi nitelik tasiyan duran varliklarin satislarindan elde edilen kârlar ile olagan disi olay ve gelismeler nedeniyle ortaya çikan gelir ve kârlarin yer aldigi "67. Olagandisi Gelir ve Kârlar" hesabi altinda arizi bir karakter tasiyan duran varlik satislarindan dogan kârlar gibi gelir ve kârlarin yer aldigi "679. Diger Olagandisi Gelir ve Kârlar" hesabinda muhasebelestirmis olmasi da rol oynamistir.