Yeni baskan ve Merkez’in faiz indirimi
Osman Arioglu
Istanbul Ticaret Gazetesi / 25
Nisan 2016
Son günlerde ekonomi gündeminin en önemli konusu, önce
Merkez Bankasi Baskaninin kim olacagiydi. Baskanin belirlenmesiyle beraber bu
defa gündem esas önceligi olan ikinci soruya odaklandi. Yeni Baskanla birlikte
Merkez Bankasinin politikasinda nasil bir gelisme izlenecek?
Artik bu soru da büyük ölçüde cevabini bulmus oldu.
Merkez Bankasi Baskani olarak Murat Çetinkaya isminin
açiklanmasi ile beraber piyasalardaki kismi endise büyük ölçüde oltadan
kalkmisti. Piyasalar normal trendin devam edecegini öngörmekle birlikte, az da
olsa bir sürprizle karsilasir miyiz diye ihtiyatli davraniyordu. Onun için,
USD, geçtigimiz hafta basindan bu yana bize benzer ülkelerin para birimlerine
karsi deger kaybetmeye baslamisken TL’na karsi degerini kurumustu. Merkez
Bankasi faiz kararinin açiklanmasi ile birlikte bu tereddütler tamamen ortadan kalkmis
oldu ve Merkez Bankasinin faiz koridoru üst bandinda yaptigi 50 baz puanlik
indirime ragmen TL dövize karsi deger kazandi. Çünkü bu kadarlik bir indirim
zaten çoktan satin alinmisti. Hatta faiz koridoru üst bandindaki indirimin 75
baz puana kadar çikabilmesi bile çok yadirganmayabilecekti. Bununla beraber
gösterge faizde de 25 baz puanlik bir indirimle 7.25’lik mevcut seviyenin 7’ye
çekilmesi de ihtimaller dahilinde bulunuyordu. Belki de Merkez Bankasi üzerinde
bu denli baski olusturulmamis olsa ve bir baskan degisikligi yasanmamis olsa bu
indirimler de yapilabilirdi. Ancak her ne kadar içeriden gelmis olsa da, yeni
baskanin bu denli bir indirim ile baslamasi, piyasalarda Merkez Bankasi
politikasinda bir degisiklik mi oluyor sorularini akla getirebilecek ve
piyasalarda kisa süreli de olsa dalgalanma yasanmasina neden
olabilecekti.
Esasen özünde, Merkez Bankasi elindeki verilere göre
karar veriyor. Büyük ölçüde dis etkenlerle ilgilenmiyor denilebilir. Ancak
merkez bankalarinin en önemli islevlerinden biri de beklenti yönetimini çok iyi
yapmalaridir. Hal böyle olunca da açiklanan kararlari ile merkez beklentileri
de arzu ettigi sekilde yönlendirmeyi saglamaya çalisir. Dolayisiyla da
piyasalardaki olusan hava belli ölçüde Merkez Bankasinin alacagi karari
etkiler. Zaten bunun için merkez bankalarinin olmazsa olmazi kredibilitesinin
yüksek devam etmesi ve iliski yönetimini de iyi sürdürebilmesidir.
Bize göre büyük ölçüde basarili bir yönetim dönemi
geçiren Erdem Basçi dönemine belli bir zaman sonra yapilabilecek en önemli
elestiri iliski yönetiminde biraz daha kapali kalmasi olabilir. Yeni Baskan
Murat Çetinkaya’nin banka içerisinden gelen biri olmasi, daha önce piyasa ve
bankacilik tecrübesi de bulunmasi ile bu durumu da minimuma indirebilecek ve
Merkez Bankasi kredibilitesini daha da yukariya tasiyabilecektir. Ilk karari ve
kara iliskin yazili açiklama ile bunun isaretlerini vermis oldu. Öyle görünüyor
ki, siyasi iktidar da yeni baskana bir kredi taniyarak kismen hasar almis olan
Merkez Bankasi kredibilitesinin hizla iyilesmesine katki saglamis olacaktir.
Su unutulmamalidir ki, halen kamuda en kalifiye bürokratlarin yer aldigi kurumlarin ilk siralarinda Merkez Bankasi bürokrasisi gelmektedir. Hele eski yillarda krizin seyircileri arasina girmis olan ancak, o dönemde basarili ilan edilen yöneticiler hatirlandiginda, son dönemlerde Merkez Bankasi bürokrasisinin degeri biraz daha öne çikacaktir.
Biz hem piyasalarin, hem de siyasilerin Merkez
Bankasina güveninin öneminin altinin bir kez daha çizelim. Önümüzdeki günlerde
uluslararasi konjonktürdeki gelismeler ve içeride enflasyon gidisatina bagli
olarak faiz indiriminin bir süre daha devam edebilecegini ve bunun da makro
dengeleri bozmadan yatirim ortaminda önemli iyilesme saglayacagini belirtmek isteriz.