GRUP IÇI
BORÇLANMA KONUSUNDA HATA TBMM’DEN DÖNDÜ
Osman
Arioglu
ITO HABER / 17 Aralik 2018 Pazartesi
Firmalar çalisirken sermaye yaninda borç kaynak da
kullanirlar. Sermaye konulmasi konusu sirketler için yasada öngörülen asgari
tutarlar disinda, bazen firmanin kendi istegi ve tercihi dogrultusunda, bazen
de ilgili regülasyon kurumunun talebi dogrultusunda yapilir. Bunun disinda
isletme sermayesi açigina düsen firmalar, bu açigini öncelikle ortaklardan
alacagi sermaye ile kapatmaya çalisirlar. Bu mümkün olmazsa o zaman öncelikle
basvurulacak yöntem, sayet grup içi firmalardan atil kaynak söz konusu ise bu
kaynaga müracaat edilmesidir.
Grup içi borçlanmada da bir sinir söz konusu. Kurumlar
Vergisi Kanunu’nda örtülü sermaye düzenlemesi var. Buna göre dönem basi öz
varligin üç katini asan grup içi borçlanmalar örtülü sermaye sayilmistir. Bunun
vergi kanunlari açisindan karsiligi ise üç kati asan borçlanmalar için
hesaplanan adatin gider yazilamamasidir. Alacakli sirketin ise hesaplanan adati
her halükarda gelir kalemleri içerisinde göstermesi gerekir.
ÜÇ KATA KADAR BORÇLANMA
Uygulama bu sekilde ilerlerken geçtigimiz günlerde
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sevk edilen bir kanun tasarisinda; belli
ki fiilen olusan bir sikinti nedeniyle Ödünç Para Verme Isleri Kanunu’na bir
madde eklenmek suretiyle grup sirketleri arasinda borç verilebilir seklinde bir
yasa maddesi sevk edilmisti. Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüsmeler sirasinda bu
madde tasari metninden çikarildi. Bize göre de dogru bir islem yapildi. Zira,
yukarida da belirttigimiz üzere, Kurumlar Vergisi Kanunu açisindan örtülü
sermaye tanimi içerisinde üç kata kadar grup içi borçlanma yapilabilecek, ancak
bunun için adat hesaplanmasi gerekecektir.
KAYIT DISI ENGELLENECEK
Mevzuat böyle iken Ödünç Para Verme Isleri Kanunu
gerekçe gösterilerek yasal altyapisi olan bir uygulamayi tartisilir hale
getirmek bizce dogru degildi. Ödünç Para Verme Isleri Kanunu’nda yasaklanmasi
amaçlanan konu, bankacilik faaliyetleri yapabilme konusunda izni bulunmayan
kurumlarin üçüncü kisilere borç vermelerinin ve özellikle de bunu kayit disi
bir sekilde yapmalarinin, eski deyimi ile tefeciligin engellenmesidir. Oysa
grup içi borçlanmada veya sirket ortaginin sirkete borç vermesinde kanunun
amacindaki yasaklamaya uygun bir durum söz konusu olmayip, tam aksine grup içi
borçlanmada üç kata ulasmamaya özen gösterilmesi tesvik edilmektedir. Hal böyle
olunca konunun bir kanun maddesi ile hele de Ödünç Para Verme Isleri Kanunu’nda
bir düzenleme ile gündeme getirilmesi bugüne kadarki grup içi borçlanmalari bir
anlamda tartisilir hale getirmesi söz konusu olacakti. Maddenin geri çekilmesi
ile artik bu böyle bir tartismanin olamayacagi da açikliga kavusmus oldu.
Meclis iradesinin de bu yönde tecelli ettigi, yani böyle bir düzenlemenin ihtiyaç
olmadigi kanaati yasama organinca da tescil edilmis oldu.
HAKSIZ REKABETE NEDEN
Sonuç olarak, grup içi borçlanmalarda uygulamada adat
hesaplanmak kaydiyla herhangi bir problem söz konusu degildir. Burada problem,
dönem basi öz varliginin üç katini asan bir borçlanma durumu söz konusu
oldugunda hesaplanan adatin gider yazilamamasidir. Esasen olaganüstü dönemlerde
bu üç kat sinirinin bile özellikle dövizli islem yapan firmalar açisindan
yükseltilmesi geregi tartisilir bir durumdur. Ancak, yabanci yatirimcinin
Türkiye’ye yatirim yaparken çok cüzi bir öz kaynak, geri kalan tutari ise borç
olarak getirmek suretiyle bir haksiz rekabete neden olmasi söz konusu
olabilecegi düsüncesi ile kanun koyucu zamaninda böyle bir sinir koymustur. Bu
nedenle bu sinirin göz önünde bulundurulmasinda yarar vardir. Hasili önemli
olabilecek bir tartisma yasama organindan dönmüs oldu.