İHRACAT YAPMAK ZOR ZANAAT VESSELAM(!)
Osman Arıoğlu
İTO HABER 20.12.2019
Hep söyleriz. Üretim ve ihracat, ülke
kalkınması için olmazsa olmaz önemdedir. İhracatçılarımız bu anlamda ülkenin
misyonerleridir. Bazı sektörlerimizde ithalat ihracatla baş başa gider. Bu
anlamda içeride üretim ve katma değer son derece önemlidir. O nedenle de
ihracatta ürün ve marka oluşturmak, katma değeri artıran ve ihracatın katkısını
büyüten sonuçlar doğurur. Bunu belirlemede kullanılan en iyi ölçü de kg başına
ihracat tutarıdır. Yükte hafif, pahada ağır tabiri bu durumu belirlemede
kullanılan en önemli tanımlamadır. Her zaman yükte hafif, pahada ağır ürün
ihraç edemezseniz de bu katkıyı yükselten bir diğer unsur işlenmiş ürün ihraç
etmek de katma değeri artıran bir sonuç doğurur.
Devletler, kendi iç kaynaklarının verimli
kullanılması, katma değerli ürün üretilmesi konusunda muhtelif tedbir ve
yönlendirmelerde bulunurlar. Buradaki temel amaç, kalkınmasına maksimum
katkının sağlanmasıdır. Bunun için dahilde işleme rejimi uygulaması önemli
yönlendirici unsurlardan biridir. Dahilde işleme rejiminin üretici ihracatçıya
sağladığı avantaj, özellikle gümrük birliği olmayan ülkelerden yapılan hammadde
ithalatı sırasında gümrük vergisi ödenmemesi ve tüm ülkelerden yapılan ithalat
bakımından da yine ithalde ödenmesi gereken katma değer vergisinin tecil terkin
kapsamında işleme tabi tutulmasıdır. Bizdeki uygulamasında ihracatçının
statüsüne göre gümrükte ertelenen vergilere karşılık bir teminat alınması
suretiyle bu işlemler yapılır.
İTHALATÇININ TALEP ESNEKLİĞİ
İhracat, ihraç malının ithal eden ülkedeki
talep esnekliğine bağlı olarak fiyat uygulanabilen ya da fiyat rekabetine
hassasiyet gösteren bir yapıdadır. Bizim ülkemizin ihraç malları bakımından
durumunu değerlendirdiğimizde, birçok üründe ithalatçının talep esnekliği
yüksek olduğundan fiyatlar üzerinde oynama imkanı son derece sınırlıdır. Buna
bir de zaman zaman kendi ihracatçılarımızın birbirinden pazar kapmak üzere
yaptıkları rekabet eklenince marj iyice daralıyor. Bu nedenle ihracatçı kamu
teşviklerini de dikkate alarak, pazarını kaybetmemek amacıyla çok küçük marjlara
ve başa baş noktalarına bile ihracat yapmaya çalışır. Hele bir de dahilde
işleme rejimi gibi ihracat taahhüdü verilen durumlarda ihracatçının üzerindeki
baskı doğal olarak daha da artıyor. Döviz kurundaki artışlara paralel ihracat
gelirinin artmamasının temel sebebi de, ithalatçının talep esnekliği yüksekliği
nedeniyle ihracatçının fiyat indirimi baskısı ile karşı karşıya kalmasından
dolayıdır. Zaten bütün bu hususlardan dolayıdır ki, döviz kurlarındaki artışlar
ihracat üzerine daha az etki yapar. Buna karşılık ithalat tarafında petrol,
doğalgaz ve buna benzer zorunlu büyük ithal kalemleri dışında daha hızlı etki
gösterdiği için cari işlemler açığını ithalattaki azalma nedeniyle daha
doğrudan etkilenir.
DAHİLDE İŞLEME İZİN BELGESİ
Hammaddesi ithal edilip yurt içinde imal
edilen ihracat ürünlerinde dahilde işleme rejimi ihracatçı açısından son derece
olumlu sonuç doğuran bir uygulamadır. Bu uygulamada prensip ithal edilen
hammadde ile üretilen ürünlerin altı ay veya zaruri durumlarda Ticaret
Bakanlığı izni ile uzatılan ek süreler içerisinde ihracatının yapılmasıdır.
İhracatçı bu süreleri son derece dikkatli kullanmaya çalışır. Bir yandan da
gerek ithal fiyatlarındaki mevsimsel dalgalanmalardan gerekse navlun
fiyatlarındaki dalgalanmalardan maksimum ölçüde istifade edecek şekilde
hammadde ithal programını uygulamaya çalışır. Tabii bunu yaparken de yeniden
ithal izni veya dahilde işleme izin belgesi alması gerekir. Bunun için
bakanlığa durumunu anlatmaya çalışır. Bazen bakanlık bürokrasisi anlık toplam
taahhüt tutarlarına bakarak ithalatçının bu özel durumlarını dikkate almaksızın
belge vermede sıkıntı çıkarabilir. Burada elbette ülke menfaatlerinin korunması
önemlidir ve ihracatın teşvik ve desteklenme durumunun son derece hassas olduğu,
ihracatçının kaybettiği bir pazara tekrar girmesinin hiç de kolay olmadığı
hususları gözden uzak tutulmamalıdır. Alt düzeylerde bu husus gözden
kaçırılabilir ve ihracatçı mağdur edilebilir. Bu nedenle siyasi otoritenin
normalde otomatik işleyen bu mekanizmalarda zaman zaman ortaya çıkabilen bu
aksaklıklara müdahil olması ve önemli olanın ihracat ve uluslararası rekabet
olduğu hususunun gözden çıkarılmaması gerekir.