ANAYASA MAHKEMESININ BIREYSEL BASVURU KARARI KARAR DÜZELTME SEBEBI DEGILDIR.

15.03.2016 2003 görüntülenme YAZDIR

T.C.

DANISTAY

4. DAIRE

E. 2014/3670

K. 2015/678

T. 4.3.2015

• VERGI INCELEME RAPORLARI UYARINCA YAPILAN TARHIYATIN IPTALI ISTEMI ( Anayasa Mahkemesince Inceleme Tarihi Itibariyla Olayda Kanuni Bir Belirsizlik Bulunmayip Maddi Olayin Tanimlanmasinda Belirsizlik Oldugu - Dolayisiyla Ihlalin Sorumluluga Etkili Olmadigi Sonucuna Varildigi/Karar Düzeltme Isteminin Reddi Gerektigi )

• VERGININ KANUNILIGI ( Anayasa Mahkemesi Kararinin Düzeltilmesi Istenen Danistay Dördüncü Daire Kararinin Bu Kapsamda Yeniden Degerlendirilerek Anayasa Mahkemesi'nin Mezkur Karari Çerçevesinde Yorumlanarak Yeniden Bir Karar Verilmesini Gerektiren Bir Hukuki Durum Olusturmadigi )

• KANUNI BELIRSIZLIK ( Vergi Inceleme Raporlari Uyarinca Yapilan Tarhiyatin Iptali - Anayasa Mahkemesince Inceleme Tarihi Itibariyla Olayda Kanuni Bir Belirsizlik Bulunmayip Maddi Olayin Tanimlanmasinda Belirsizlik Oldugu/Karar Düzeltme Isteminin Reddi Gerektigi )

• KARAR DÜZELTME ( 2577 S. IYUK'nun 54. Md. Hükmünde Danistay Tarafindan Verilen Yargisal Kararlar Hakkinda Bu Maddede Yazili Sebeplerle Kararin Düzeltilmesinin Istenebilecegi - Karar Düzeltme Dilekçesinde Ileri Sürülen Iddialarin Kanunda Belirtilen Hallerden Hiçbirine Uymadigi )

2577/m.54

ÖZET : Dava, davaci bankanin çalisanlari adina, Türkiye Is Bankasi Anonim Sirketi Mensuplari Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardimlasma Sandigi Vakfi'na yatirilan banka katilim payi üzerinden vergi kesintisi yapilmasi gerektigi halde bu kesintinin yapilmadiginin vergi teknigi raporuyla tespiti üzerine düzenlenen vergi inceleme raporlari uyarinca yapilan tarhiyata karsi açilmistir. Anayasa Mahkemesince bireysel basvuru üzerine yapilan yargilama mülkiyet hakkinin ihlal edilip edilmedigi noktasinda olup idari yargi merciince incelenecek husus ise, Idari Yargilama Usulü Kanununun 2. maddesinde açiklanan idari eylem veya islemlerden dolayi menfaatleri ihlal edilenler tarafindan açilan iptal ya da tam yargi davalari üzerine davaya konu islem veya eylemin hukuka uygun olup olmadiginin incelenmesi oldugu, dolayisiyla uyusmazlik konusu vergisel islemin hukuka uygun olup olmadigina dair bulundugu, diger yandan ayni kararda; ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmadigina da karar verilerek; Anayasanin 73. maddesinin 3. fikrasinda yer alan verginin kanuniligi ilkesi geregi kanuni düzende saglanmasi gereken öngörülebilirligin saglanmadigi sonucuna varildigi gerekçesine yer verildigi, deginilen kararin; düzeltilmesi istenen Danistay Dördüncü Daire kararinin bu kapsamda yeniden degerlendirilerek Anayasa Mahkemesi'nin mezkur karari çerçevesinde yorumlanarak yeniden bir karar verilmesini gerektiren bir hukuki durum olusturmadigi, inceleme tarihi itibariyla olayda Kanuni bir belirsizlik bulunmayip maddi olayin tanimlanmasinda belirsizlik oldugu, dolayisiyla ihlalin sorumluluga etkili olmadigi sonucuna varilmistir. 2577 Sayili Idari Yargilama Usulü Kanununun 54. maddesinde, Danistay tarafindan verilen yargisal kararlar hakkinda, bu maddede yazili sebeplerle kararin düzeltilmesinin istenebilecegi belirtilmektedir. Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Kanunda belirtilen hallerden hiçbirine uymamaktadir.

Istemin Özeti : Danistay Dördüncü Dairesinin 24.12.2013 tarihli ve E:2013/9144, K:2013/10479 Sayili kararinin, 2577 Sayili Idari Yargilama Usulü Kanunu'nun 54. maddesi uyarinca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanin Özeti: Cevap verilmemistir.

Tetkik Hakimi Düsüncesi: Davaci kurum hakkinda yapilan inceleme sonucu düzenlenen vergi teknigi raporundaki tespitler dayanak alinarak düzenlenmis olan vergi inceleme raporlari uyarinca, farkli dönemler ve subeler için ayni özellikteki maddi olay ve hukuki nedene dayali olarak yapilan tarhiyata dair olarak açilan davalardan biri hakkinda, Vergi Mahkemesince verilmis ve Bölge Idare Mahkemesi karariyla kesinlesmis olan karar üzerine Anayasa Mahkemesine yapilan bireysel basvuru sonucu; Anayasa Mahkemesi'nin 21.2.2015 tarih ve 29274 Sayili Resmi Gazetede yayimlanan 12.11.2014 tarihli ve B.N:2014/6192 Sayili karariyla; "yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmadigi, tarhiyat hakkinda mülkiyet hakki ihlali ve tahsil edilen tutarin faiziyle birlikte tazminat olarak basvurucuya ödenmesine" karar verildiginden, karar düzeltme isteminin kabul edilerek düzeltilmesi istenen Daire karari kaldirildiktan sonra Vergi Mahkemesi kararinin sözü edilen Anayasa Mahkemesi karari dikkate alinarak yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasi gerektigi düsünülmektedir.

TÜRK MILLETI ADINA

Hüküm veren Danistay Dördüncü Dairesince durusma yapilmasina gerek görülmeyerek; davaci bankanin çalisanlari adina, Türkiye Is Bankasi Anonim Sirketi Mensuplari Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardimlasma Sandigi Vakfi'na yatirilan banka katilim payi üzerinden vergi kesintisi yapilmasi gerektigi halde bu kesintinin yapilmadiginin 23.11.2012 tarihli vergi teknigi raporuyla tespiti üzerine düzenlenen vergi inceleme raporlari uyarinca yapilan tarhiyata karsi açilan davada verilen kararin kesinlesmesi üzerine davaci tarafindan mülkiyet ve adil yargilanma haklarinin ihlal edildigi ileri sürülerek yapilan basvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 21.2.2015 tarih ve 29274 Sayili Resmi Gazetede yayimlanan 12.11.2014 tarihli ve B.N.2014/6192 Sayili karariyla; "... Bankanin degisik subeleri için ayni somut olaya dayali olarak açilan davalarda, 193 Sayili Kanunun 61. maddesi çerçevesinde katki payi ödemelerinin ücret olup olmadigi hususunun ayrintili bir sekilde ve tüm yönleriyle tartisildigi ve gerek bölge idare mahkemelerinin çogu ve gerekse Danistayin Üçüncü ve Dördüncü Dairelerince bu ödemelerin ücret olarak vergilendirilmesi gerektigi sonucuna varildigi görülmektedir. Hukuk kurallarinin yorumlanmasi yetkisi derece mahkemelerine ait oldugundan söz konusu ödemelerin ücret olarak kabulü gerektigi sonucuna varilmakla birlikte, Anayasa Mahkemesince öncelikle ilgili derece mahkemelerinin kararlarinda, uyusmazlik konusu vergilere dair vergilendirme dönemi olan 2007 yilinda Banka katki payi ödemelerinin ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmesi gerektigi yönündeki degerlendirmelere esas alinan kanun hükümlerinin, müdahalenin kanun tarafindan öngörülmüs olmasi kosulu bakimindan degerlendirilmesi gerekmektedir. Basvuru dosyasi içeriginden ve Bakanlik görüs yazisindan; 2012 yili öncesinde munzam sandiklara ödenen banka katki paylarinin ücret olarak degerlendirilerek vergilendirilmelerine dair idari bir düzenleme ya da uygulama olmadigi, dolayisiyla basvuru konusu olaya benzer olaylarin yargiya intikal etmedigi ve yargisal bir içtihadin bulunmadigi, vergi teknigi raporunda zikredilen Danistay içtihatlarinin dogrudan bu konuyla ilgili olmadigi, 1974 yilinda kurulan ve halen faaliyetlerine devam etmekte olan Vakfa, Bankanin çok sayida subesince katki payi ödemesi yapilmis olmasina ve defalarca vergi denetimi yapilmasina ragmen bu hususun daha önceden dile getirilmedigi, katki payi ödemelerinin ücret olarak degerlendirilmesi ve vergiye tabi tutulmasina dair uygulamanin 2012 yilinda yapilan vergi incelemesi sonucu düzenlenen vergi teknigi raporuna istinaden baslatildigi ve bu yöndeki içtihadin, bu inceleme üzerine tarhedilen vergilere karsi açilan davalar dolayisiyla Danistayin 2013 tarihli kararlariyla ortaya çiktigi anlasilmaktadir. Öngörülebilirligin ancak 2013 tarihli Danistay Daire kararlariyla söz konusu oldugunun anlasilmasi karsisinda basvuru konusu vergilendirme isleminin dair oldugu vergilendirme dönemi itibariyle, Anayasa'nin 73. maddesinin 3. fikrasinda yer alan verginin kanuniligi ilkesi geregi kanuni düzeyde saglanmasi gereken öngörülebilirligin saglanamadigi, kanun hükümlerindeki öngörülemezligin kanun alti idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargisal içtihatlarla giderilemedigi, bu durumda basvurucu tarafindan 2007 yilinda Vakfa ödenen katki paylarinin ücret sayilarak vergilendirilmesine dair islemlerin, öngörülebilir kanuni dayanaginin bulunmadigi anlasildigindan, vergi asillari bakimindan varilan sonuç dolayisiyla vergi cezalari bakimindan ayrica degerlendirme yapilmasina gerek görülmeyerek, Vakfa yaptigi katki payi ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi sebebiyle basvurucunun, Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildiginin kabul edilmesi gerektigi" gerekçesiyle mülkiyet hakki ihlali karari verilmis ise de; Anayasa Mahkemesince bireysel basvuru üzerine yapilan yargilama mülkiyet hakkinin ihlal edilip edilmedigi noktasinda olup idari yargi merciince incelenecek husus ise, Idari Yargilama Usulü Kanununun 2. maddesinde açiklanan idari eylem veya islemlerden dolayi menfaatleri ihlal edilenler tarafindan açilan iptal ya da tam yargi davalari üzerine davaya konu islem veya eylemin hukuka uygun olup olmadiginin incelenmesi oldugu, dolayisiyla uyusmazlik konusu vergisel islemin hukuka uygun olup olmadigina dair bulundugu, diger yandan ayni kararda; ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmadigina da karar verilerek;

Anayasanin 73. maddesinin 3. fikrasinda yer alan verginin kanuniligi ilkesi geregi kanuni düzende saglanmasi gereken öngörülebilirligin saglanmadigi sonucuna varildigi gerekçesine yer verildigi, deginilen kararin; düzeltilmesi istenen Danistay Dördüncü Daire kararinin bu kapsamda yeniden degerlendirilerek Anayasa Mahkemesi'nin mezkur karari çerçevesinde yorumlanarak yeniden bir karar verilmesini gerektiren bir hukuki durum olusturmadigi, inceleme tarihi itibariyla olayda Kanuni bir belirsizlik bulunmayip maddi olayin tanimlanmasinda belirsizlik oldugu, dolayisiyla ihlalin sorumluluga etkili olmadigi sonucuna varilarak geregi görüsüldü:

KARAR : 2577 Sayili Idari Yargilama Usulü Kanununun 54. maddesinde, Danistay tarafindan verilen yargisal kararlar hakkinda, bu maddede yazili sebeplerle kararin düzeltilmesinin istenebilecegi belirtilmektedir. Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Kanunda belirtilen hallerden hiçbirine uymamaktadir.

SONUÇ : Bu sebeple kararin düzeltilmesi isteminin reddine, 04.03.2015 gününde oyçokluguyla karar verildi.

X- KARSI OY :

Davaci banka çalisanlari adina Türkiye Is Bankasi Anonim Sirketi Mensuplari Sosyal Güvenlik ve yardimlasma Sandigi Vakfi'na yatirilan banka katilim payi üzerinden vergi kesintisi yapilmasi gerektigi ileri sürülerek yapilan tarhiyatin kaldirilmasina dair mahkeme kararinin Danistay Dördüncü Dairesince bozulmasi üzerine kararin düzeltilmesi istenilmistir.

Davaci bankanin çalisanlari adina, Türkiye Is Bankasi Anonim Sirketi Mensuplari Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardimlasma Sandigi Vakfi'na yatirilan banka katilim payi üzerinden vergi kesintisi yapilmasi gerektigi halde bu kesintinin yapilmadiginin 23.11.2012 tarihli vergi teknigi raporuyla tespiti üzerine düzenlenen vergi inceleme raporlari uyarinca yapilan tarhiyata karsi açilan davada verilen kararin kesinlesmesi üzerine davaci tarafindan mülkiyet ve adil yargilanma haklarinin ihlal edildigi ileri sürülerek yaptigi basvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 21.2.2015 tarih ve 29274 Sayili Resmi Gazetede yayimlanan 12.11.2014 tarihli ve B.N.2014/6192 Sayili karariyla; "Bankanin degisik subeleri için ayni somut olaya dayali olarak açilan davalarda, 193 Sayili Kanunun 61. maddesi çerçevesinde katki payi ödemelerinin ücret olup olmadigi hususunun ayrintili bir sekilde ve tüm yönleriyle tartisildigi ve gerek bölge idare mahkemelerinin çogu ve gerekse Danistayin Üçüncü ve Dördüncü Dairelerince bu ödemelerin ücret olarak vergilendirilmesi gerektigi sonucuna varildigi görülmektedir. Hukuk kurallarinin yorumlanmasi yetkisi derece mahkemelerine ait oldugundan söz konusu ödemelerin ücret olarak kabulü gerektigi sonucuna varilmakla birlikte, Anayasa Mahkemesince öncelikle ilgili derece mahkemelerinin kararlarinda, uyusmazlik konusu vergilere dair vergilendirme dönemi olan 2007 yilinda Banka katki payi ödemelerinin ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmesi gerektigi yönündeki degerlendirmelere esas alinan kanun hükümlerinin, müdahalenin kanun tarafindan öngörülmüs olmasi kosulu bakimindan degerlendirilmesi gerekmektedir. Basvuru dosyasi içeriginden ve Bakanlik görüs yazisindan; 2012 yili öncesinde munzam sandiklara ödenen banka katki paylarinin ücret olarak degerlendirilerek vergilendirilmelerine dair idari bir düzenleme ya da uygulama olmadigi, dolayisiyla basvuru konusu olaya benzer olaylarin yargiya intikal etmedigi ve yargisal bir içtihadin bulunmadigi, vergi teknigi raporunda zikredilen Danistay içtihatlarinin dogrudan bu konuyla ilgili olmadigi, 1974 yilinda kurulan ve halen faaliyetlerine devam etmekte olan Vakfa, Bankanin çok sayida subesince katki payi ödemesi yapilmis olmasina ve defalarca vergi denetimi yapilmasina ragmen bu hususun daha önceden dile getirilmedigi, katki payi ödemelerinin ücret olarak degerlendirilmesi ve vergiye tabi tutulmasina dair uygulamanin 2012 yilinda yapilan vergi incelemesi sonucu düzenlenen vergi teknigi raporuna istinaden baslatildigi ve bu yöndeki içtihadin, bu inceleme üzerine tarhedilen vergilere karsi açilan davalar dolayisiyla Danistayin 2013 tarihli kararlariyla ortaya çiktigi anlasilmaktadir. Öngörülebilirligin ancak 2013 tarihli Danistay Daire kararlariyla söz konusu oldugunun anlasilmasi karsisinda basvuru konusu vergilendirme isleminin dair oldugu vergilendirme dönemi ( 2007 yili ) itibariyle, Anayasa'nin 73. maddesinin 3. fikrasinda yer alan verginin kanuniligi ilkesi geregi kanuni düzeyde saglanmasi gereken öngörülebilirligin saglanamadigi, kanun hükümlerindeki öngörülemezligin kanun alti idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargisal içtihatlarla giderilemedigi, bu durumda basvurucu tarafindan 2007 yilinda Vakfa ödenen katki paylarinin ücret sayilarak vergilendirilmesine dair islemlerin, öngörülebilir kanuni dayanaginin bulunmadigi anlasildigindan, vergi asillari bakimindan varilan sonuç dolayisiyla vergi cezalari bakimindan ayrica degerlendirme yapilmasina gerek görülmeyerek, Vakfa yaptigi katki payi ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi sebebiyle basvurucunun, Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildiginin kabul edilmesi gerektigi" gerekçesiyle mülkiyet hakki ihlali karari verilmis, ayrica yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulunmadigina ve tahsil edilen tutarin yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödenmesine hükmedilmistir.

Dosyanin incelenmesinden, Anayasa Mahkemesi'nin sözü edilen kararindaki maddi olay ile is bu dosyadaki maddi olayin ayni vergi teknigi raporundaki tespitlere dayali olarak ve hukuki dayanagi ayni olmak üzere sadece vergilendirme döneminde farklilik bulundugu görülmüs olup, Anayasa Mahkemesi kararinda "mülkiyet hakkina vergi yoluyla yapilan müdahalenin mesruiyetinin sorgulanabilmek için, kanun tarafindan öngörülmüs olma ölçütünün alt ölçütleri olan "ulasilabilirlik" ve "öngörülebilirlik" ölçütlerinin saglanip saglanmadiginin, bir diger deyisle kanuni dayanagin mülkiyet hakki sahibi bakimindan ulasilabilir ve öngörülebilir olup olmadiginin ve hak sahibinin hukuki güvenliginin saglanip saglanmadiginin tespit edilmesi gerektigi, öngörülebilirliginin ise, hukuk kuralinin uygulanmasi halinde dogabilecek sonuçlarin, önceden tahmin edilebilmesi anlamina geldigi; buna göre öngörülebilirlik kosulunun saglandigindan söz edebilmek için, mülkiyet hakki sahibi tarafindan hangi kosullarin gerçeklesmesi halinde mülkiyet hakkina müdahale edileceginin önceden tahmin edilebilmesinin bilinebilmesi gerektigi, bu çerçevede, verginin kanuniligi ilkesi geregi vergi yoluyla yapilacak müdahalelerin temel dayanagi olan kanunlarin da, ilgili kisinin davranislarini belirlemesi amaciyla, kolayca ulasabilecegi, gerektiginde profesyonel yardim almak suretiyle de olsa anlayabilecegi, açik, net ve yeterince belirgin nitelikte olmasi gerektigi; ancak her zaman, kanunlarda mutlak bir açikligin beklenemeyecegi, bu sebeple, kanuni düzenlemelerde az veya çok belirsiz ifadeler bulunabilecegi ve bu belirsizligin uygulamadaki yorumlarla giderilebileceginin kabul edildigi, bu durumda kanuni düzenlemenin içeriginin ve kapsaminin kanun alti düzenlemeler veya yargisal içtihatlarla açikliga kavusturuldugu, bir diger deyisle birey açisindan belirliligin saglandigi durumlarda öngörülebilirlik kosulunun karsilandigindan söz edilebilecegi, dosya içeriginden ve Bakanlik görüs yazisindan;

2012 yili öncesinde munzam sandiklara ödenen banka katki paylarinin ücret olarak degerlendirilerek vergilendirilmelerine dair idari bir düzenleme ya da uygulama olmadigi, dolayisiyla basvuru konusu olaya benzer olaylarin yargiya intikal etmedigi ve yargisal bir içtihadin bulunmadigi, vergi teknigi raporunda zikredilen Danistay içtihatlarinin dogrudan bu konuyla ilgili olmadigi, 1974 yilinda kurulan ve halen faaliyetlerine devam etmekte olan Vakfa, Bankanin çok sayida subesince katki payi ödemesi yapilmis olmasina ve defalarca vergi denetimi yapilmasina ragmen bu hususun daha önceden dile getirilmedigi, katki payi ödemelerinin ücret olarak degerlendirilmesi ve vergiye tabi tutulmasina dair uygulamanin 2012 yilinda yapilan vergi incelemesi sonucu düzenlenen vergi teknigi raporuna istinaden baslatildigi ve bu yöndeki içtihadin, bu inceleme üzerine tarhedilen vergilere karsi açilan davalar dolayisiyla Danistayin 2013 tarihli kararlariyla ortaya çiktiginin anlasildigi; öngörülebilirligin ancak 2013 tarihli Danistay Daire kararlariyla söz konusu oldugunun anlasilmasi karsisinda basvuru konusu vergilendirme isleminin dair oldugu vergilendirme dönemi ( 2007 yili ) itibariyle, Anayasa'nin 73. maddesinin 3. fikrasinda yer alan verginin kanuniligi ilkesi geregi kanuni düzeyde saglanmasi gereken öngörülebilirligin saglanamadigi, kanun hükümlerindeki öngörülemezligin kanun alti idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargisal içtihatlarla giderilemedigi, bu durumda basvurucu tarafindan ilgili dönemde Vakfa ödenen katki paylarinin ücret sayilarak vergilendirilmesine dair islemlerin, öngörülebilir kanuni dayanaginin bulunmadigi anlasildigindan, vergi asillari bakimindan varilan sonuç dolayisiyla vergi cezalari bakimindan ayrica degerlendirme yapilmasina gerek görülmeyerek, Vakfa yaptigi katki payi ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi sebebiyle basvurucunun, Anayasa'nin 35. maddesinde güvence altina alinan mülkiyet hakkinin ihlal edildiginin kabul edilmesi gerektigi" yönünde gerekçeye de yer verilmek suretiyle, verginin kanuni ilkesi geregi kanuni düzeyde saglanmasi gereken öngörülebilirligin saglanamadigi, kanun hükümlerindeki öngörülmezligin kanun alti idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargisal içtihatlarla giderilemedigi hususu vurgulanarak, incelenen dönemler için katki paylarinin ücret sayilarak vergilendirilmesine dair islemlerin öngörülebilir kanuni dayanaginin bulunmadigi, dolayisiyla öngörülebilirligin Danistay kararlariyla ortaya çiktigi 2013 yilina kadar olan tarhiyatlarin öngörülebilir kanuni dayanaginin bulunmadigi sonucuna varilmistir.

Açiklanan nedenlerle, karar düzeltme isteminin kabul edilerek Dairemiz karari kaldirildiktan sonra Anayasa Mahkemesi karari uyarinca bir karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi kararinin bozulmasi gerektigi görüsüyle karara karsiyim.

XX- KARSI OY :

Davaci kurumun kararin düzeltilmesi isteminin kabul edilerek Daire karari kaldirildiktan sonra temyiz isteminin reddedilerek Mahkeme kararinin onanmasi gerektigi oyu ile karara karsiyim.